Türkiye’de sürdürülebilir geri dönüşüm sisteminin kurucusu kimliğini taşıyan ÇEVKO Vakfı, 30. Yıl Söyleşileri projesiyle Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) iş birliğinde iklim değişikliği konusunu tüm yönleriyle masaya yatırıyor. ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun EGD Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle hazırladığı söyleşileri, “Türkiye’de Öncü Sanayi Kuruluşlarının İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışmaları” konulu toplantıyla sona erdi. EGD Başkanı Celal Toprak moderatörlüğünde ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in de katılımıyla gerçekleşen çevrim içi söyleşide, bp Türkiye, CarrefourSA, Coca-Cola İçecek, L’Oréal, Mey Diageo, PepsiCo Türkiye ve Uludağ İçecek’in uygulamaları aktarıldı.

Uzman sanayi inisiyatifi ve etkin sivil toplum kuruluşu kimliklerini bünyesinde bir araya getiren ÇEVKO (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme) Vakfı, öncülüğünü yaptığı sürdürülebilir geri dönüşüm sisteminin gelişimi ve ambalaj atıklarını kaynağında ayrı toplamanın artırılması hedefiyle yaptığı çalışmaları 30 yıldır artan bir ivmeyle sürdürüyor. ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun EGD Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle hazırladığı çevrim içi söyleşilerin bu seferki konusu, “Türkiye’de Öncü Sanayi Kuruluşlarının İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışmaları” oldu. 

İklim Değişikliği ve Döngüsel Ekonomi konularında da düşünsel önderlik yapan kuruluşlar arasında yer alan ÇEVKO Vakfı’nın “30. Yıl Söyleşileri” projesi, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) iş birliğinde gerçekleşiyor. EGD Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşiye, ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, bp Türkiye Sağlık, Emniyet, Çevre ve Güvenlik Müdürü Emir Özdemir, CarrefourSA İSG, Çevre, Kalite Güvence ve Sürdürülebilirlik Grup Müdürü Tayfun Akusta, Coca-Cola İçecek Grup Sürdürülebilirlik ve İletişim Lideri Burçun İmir, L’Oréal Kurumsal İletişim ve Etkileşim Direktörü İrem Karaoda Tanrıkulu, Mey Diageo Sağlık Emniyet Çevre Müdürü Çinel İşlek Güncü, PepsiCo Türkiye Dış İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Müdürü Hatice Örs Bingöl ve Uludağ İçecek Kalite Güvence ve Ar-GE Merkezi Müdürü Tuğba Şimşek katıldı.

Çevrim içi toplantının açılışında EGD Başkanı Celal Toprak, çevre bilinci yüksek sanayi kuruluşlarının iklim krizi ile mücadelede üstlendikleri öncülüğün önemini vurgulayarak, ilk sözü ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’e verdi.

Mete İmer, konuşmasının başında Paris İklim Anlaşması’nın önemine değindi.  Mete İmer, “Paris İklim Anlaşması’nın 3 temel hedefi bulunmaktadır.  Bu hedeflerin ilki sera gazı salımlarının azaltılarak küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi düzeyine göre 2 derece Celsius’u aşmaması hatta 1,5 C ile sınırlandırılması; ikincisi, tarafların iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine uyum sağlama yeteneğinin artırılması; üçüncüsü ise azaltım ve uyum çabalarını sağlamak için tutarlı bir finansman akışı sağlanmasıdır.  Paris İklim Anlaşması’nın sonuç verebilmesi için devletler düzeyinde çözülecek konular, yapılması gereken yasal altyapı düzenlemeleri var.  Öte yandan, Paris Anlaşması sivil toplum, şehirler ve diğer paydaşları Anlaşma’nın uygulanması için yardımcı ve aktif olmaya davet ediyor. Sanayi kuruluşları da bu konuda çok değerli bir öncülük üstleniyor.  Devletler 2050’de karbon nötr olmak hedefi etrafında birleşmişken sanayi kuruluşları bu tarihin öncesinde kendi çalışma alanlarında bu hedefi tutturmak üzere taahhütler vermekteler.  Topluma öncülük etmek, bireyleri ve devletleri bu çalışmalara yöneltmek gerçekten büyük sorumluluk ve özveri istiyor.  Onun için sanayinin sorumluğu çok büyük” dedi.

bp’nin, Şubat 2020’de 2050 itibariyle veya daha erken bir tarihte sıfır emisyonlu bir şirket olma ve Dünya’nın da net sıfıra gelmesine destek olma vizyonunu açıkladığını hatırlatan bp Türkiye Sağlık, Emniyet, Çevre ve Güvenlik Müdürü Emir Özdemir, “Sıfır emisyon amacına ulaşabilmek için 10 yıllık süreçte kaynak üretimine odaklanmış uluslararası bir petrol şirketinden, müşterilere yönelik çözüm sunmaya odaklanmış entegre bir enerji şirketine geçiş sürecinde faaliyetlerimizi yeniden şekillendirecek olan yeni stratejimizi uygulamaya koyduk. Sürdürülebilirlik, stratejimizin temelini oluşturuyor. Paydaşlarımız, diğer bir ifadeyle toplum, çalışanlarımız ve hissedarlarımız için daha geniş çapta değer yaratmanın faaliyetlerimizin uzun vadedeki gücünü ve değerini arttırmak için kilit önem taşıdığını düşünüyoruz. Sürdürülebilirlik çerçevemiz, faaliyet gösterdiğimiz ortamlarda olumlu bir fark yaratmaya odaklanıyor. Gezegenimizi koruma hedefimiz kapsamında biyoçeşitlilik, su yönetimi, karbon emisyonlarını azaltan ve ortadan kaldıran doğa odaklı çözümler, döngüsellik ve sürdürülebilir satın alma yer alıyor. Bu çalışmaları yaparken, iklim değişikliği ve sürdürebilirlik konularında farklı şirketlerle ortak hareket etmemiz açısından ÇEVKO Vakfı’nın yaptığı çalışmaları son derece önemli buluyoruz” dedi.

CarrefourSA’nın, sürdürülebilirlik algısını ölçmek için 2020’nin son dönemlerinde perakende müşterileri arasında gerçekleştirdiği anketin, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği konularının özellikle kadınlar ve Z kuşağı nezdinde çok ciddiye alındığını gösterdiğini belirten CarrefourSA İSG, Çevre, Kalite Güvence ve Sürdürülebilirlik Grup Müdürü Tayfun Akusta, “Sabancı Holding iştiraki olarak, holdingin 2050 senesi için Karbon Net Sıfır taahhüdünü tüm faaliyetlerimizde ön planda tutuyoruz. Gıda perakendesi sektöründe, karbon ayak izini azaltmak sadece enerji kullanımını düzenlemekle değil, gıda atığını azaltmak, plastik kullanımını yönetmek gibi birçok adımda çalışmalar yapmakla sağlanıyor. Hedefe ulaşmada, farklı uygulamalarımız neticesinde sadece 2020 yılında çok kullanımlık plastik kasa kullanarak 1 milyon kg sera gazının salımı ve 2020’den bu yana meyve sebze reyonlarında plastik yerine kağıt tabak kullanarak 15 ton plastiğin piyasaya sürülmesini engelledik. Gıda atığı ile ilgili olarak proje ekibimizle raf ömrünü yöneterek, satış koşullarını düzenleyerek gıda atığını azaltmak ve yararlı bir şekilde kullanmak için ilgili şirket ve STK’lar ile çalışmalar gerçekleştiriyoruz” şeklinde konuştu.

Şirketin çevresel ayak izini, ‘Enerji yönetimi ve iklim değişikliği’, ‘Su yönetimi’ ve ‘Sürdürülebilir ambalajlama’ olmak üzere 3 ana başlıkta yönetmeyi hedeflediklerini belirten Coca-Cola İçecek Grup Sürdürülebilirlik ve İletişim Lideri Burçun İmir, “Daha az kaynak kullanımı, daha az atık üretimi ve daha kaliteli üretim ile tüm iş adımlarımızda bunları uyguluyoruz. Sorumlu Satın Alma ve Sorumlu Üretim alanlarına yoğunlaşıyoruz. Türkiye fabrikaları Coca-Cola sisteminin en iyi enerji verimliliğine sahip fabrikalar arasında yer alıyor. 2006’dan bu yana enerji verimliliğimizi büyük oranda iyileştirdik. 2020 yılında operasyonel mükemmellik projeleri, dijital teknolojiye yapılan yatırımlar, verimlilik programları sayesinde 330,5 milyon MJ enerji tasarrufu sağladık. 3,7 milyon ağacın 1 yılda emdiği CO2 miktarına eş değerde 45 bin tonluk bir CO2 emisyonu önlendi. Su üzerindeki etkilerimizi en aza indirmek ve suyun verimli kullanılması hem dünya için bir sorumluluk hem de bizim işimizin sürdürülebilirliği için çok önemli bir önceliğe sahip.  Türkiye fabrikaları Coca-Cola sisteminin yine en iyi su kullanım oranlarına sahip fabrikaları. 2020 yılında yaklaşık 104 bin m3 2015’ten bu yana ise 1,6 milyon m3 su tasarrufu sağladık” dedi.

2030’a dair cesur hedefler belirleyen Gelecek için L’Oréal Sürdürülebilirlik Programı’yla, sürdürülebilirliği şirketin iş yapış şeklinin kalbine yerleştirildiklerini vurgulayan L’Oréal Kurumsal İletişim ve Etkileşim Direktörü İrem Karaoda Tanrıkulu, “En büyük farkı kapsayıcılığı olan programımız, öncelikli olarak tüm değer zincirinde oluşturduğumuz etkiye odaklanıyor. Faaliyetlerimizin küresel hedeflere ulaşması için kendimizi dönüştürüyoruz. İklim, su, biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynaklar üzerindeki etkimizi sınırlamak için ölçülebilir önlemlerle yeni bir iç dönüşüm programı uyguluyoruz. İş ekosistemimizi güçlendirerek daha sürdürülebilir bir dünyaya geçmelerine yardımcı oluyoruz. 2020 yılı sonu itibariyle yüzde 100 oranında FSC sertifikalı kağıt, ofislerde ve üretimde yüzde 100 yeşil enerji kullanımına geçildi. Şirket araç filomuzun yüzde 80’i hibrid araçlardan oluşuyor. Su ve atık tüketiminde yüzde 40 azalma, CO2 salımında 2010 yılına oranla yüzde 70 oranda azalma sağlandı. 2025’te dünyadaki tüm üretim tesislerimizde yüzde 100 yenilenebilir enerji kullanarak Karbon Nötr olma, endüstriyel süreçte kullanılan suyun yüzde 100’ünü tekrar kullanıma kazandırma, 2030’a kadar içerik ve ambalajların yüzde 100’ünün sürdürülebilir kaynaklardan elde edilebilir ve izlenebilir özellikte olması ve binalarımızın yüzde 100 biyolojik çeşitlilik üzerinde olumlu etkiye sahip olması hedeflerimiz var” dedi.

2019 yılında Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzaladıklarını ve 2020 Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladıklarını ifade eden Mey Diageo Sağlık Emniyet Çevre Müdürü Çinel İşlek Güncü, “Sorumlu alkollü içki tüketim bilincinin yaygınlaştırılması, kadını ve yeterince temsil edilemeyen grupları içerecek şekilde kapsayıcılık ve çeşitliliğe dayanan kültürün gelişmesi, tohumdan kadehe kadar sürdürülebilirlik için doğal ekosistemin korunması, atıkların azaltılması ve/veya sıfırlanması, tarım-gıda zincirinin güçlendirilmesi, iyi yaşam ve çalışma koşullarının desteklenmesi, iklim değişikliğine neden olunmaması,  temiz su, hijyen ve sanitasyona erişim; Mey Diageo’nun sürdürülebilirlikte kritik öneme sahip öncelikleridir. 2007’den günümüze COsalımında yüzde 74 azalma sağladık, yüzde 100 yenilebilir elektrik kullanıyoruz ve 2030 yılına kadar tüm tesislerimizde karbon nötr olmayı hedefliyoruz. Çalışmalarımızla geri dönüştürülmüş ambalaj malzemesi miktarı yüzde 25,9 artırıldı. 2009 yılına göre ürünlerde kullanılan ambalaj ağırlığı yüzde 5,47 azaltıldı. Geri dönüştürülebilir ambalaj malzemesi kullanım oranı yüzde 99,9’a çıkarıldı. Kullanılan kağıt ve kartonun yüzde 100’ü endüstriyel ağaçlardan sağlandı. Merkez ofis dahil olmak üzere dokuz ana yerleşimimiz ‘Toprağa Sıfır Atık’ derecesine ulaştı. 2030’a kadar yapacağımız her alkollü içkide yüzde 30 daha az su kullanmak, 2026’ya kadar su kıtlığı olan bölgelerde kullandığımızdan daha fazlasını yerine koymak, değer zincirimizde atığı ortadan kaldırmak, daha dürüst ve adil bir dünya için katkıda bulunmak hedeflerimiz arasında” şeklinde konuştu.

PepsiCo’nun Türkiye’deki cips için patates üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini tedarik eden 1.000’den fazla sözleşmeli çiftçi ile tarım faaliyeti sürdürdüğünü ve doğrudan 3.000, dolaylı olarak 40.000 kişiye iş olanağı sağladığını dile getiren PepsiCo Türkiye Dış İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Müdürü Hatice Örs Bingöl, “Bu yılın başında uçtan uca dönüşüm şeklinde tanımlanabilecek PepsiCo Pozitif stratejisini yayımlayan ve daha sürdürülebilir bir gıda sistemi kurmaya yardımcı olma çalışmalarını hızlandıran PepsiCo, Pozitif Tarım başlığı ile 2030 yılına kadar 28,3 milyon dönüm alana yayacağı yenileyici tarım uygulamalarıyla 3 milyon tondan fazla sera gazı emisyonunu azaltmayı, tarımsal tedarik zincirinde 250 binden fazla kişinin geçim kaynaklarını iyileştirmeyi, kullanılan temel girdilerin yüzde 100’ünü sürdürülebilir yollardan tedarik etmeyi hedefliyor. 2040 yılına kadar net-sıfır emisyona ulaşmayı, net su pozitif şirket olmayı ve ambalaj sürdürülebilirliğini iyileştirmeyi amaçlıyoruz. Sera gazı emisyonunu 2030’a kadar yüzde 40’tan fazla düşürmeyi, 2040 yılına kadar net sıfır emisyon elde etmeyi taahhüt ediyoruz. 2030 yılına kadar mutlak su kullanımı azaltmanın yanı sıra yüksek riskli bölgelerde kullanılan suyun yüzde 100’ünden daha fazlasını doğaya geri kazandırmayı hedefliyoruz. 2030 yılına kadar plastik ambalajlarda yüzde 50 geri dönüştürülmüş içerik kullanmayı, küresel yiyecek ve içecek portföyünde porsiyon başına geri dönüştürülmemiş plastiği yüzde 50 azaltmayı ve 200 milyardan fazla plastik şişe kullanımının azaltılmasına yardımcı olmayı taahhüt ediyoruz. 2021 yılı itibarı ile 3’ü içecek 3’ü yiyecek olmak üzere toplam 6 fabrikamızda yüzde 100 yenilenebilir elektrik kullanıyoruz. Yenilenebilir elektrik ihtiyacımızın; yiyecek fabrikalarımızda yüzde 26’lık kısmı biyogazdan (organik atıklardan oluşan gazdan) ve tüm fabrikalarımızda ise yüzde 10’luk kısmını güneş enerjisinden elde ediyoruz. Geriye kalan elektrik enerjisi ihtiyacımızı sertifikalı yenilenebilir elektrik enerjisi tedarikçilerinden temin ediyoruz. Bu projemizle Amerikan Şirketler Derneği’nin bu yıl ilk kez ödül verdiği Sürdürülebilirlik kategorisinde ödül almaya hak kazandık” dedi.

Uludağ İçecek’in inovasyon ve yeniliğe önem veren, Ar-Ge’yi merkeze alan; çevresel ve sosyal açıdan iş yapış şekli olarak benimsediği sürdürülebilirlik bakış açısına sahip bir şirket olduğunu söyleyen Uludağ İçecek Kalite Güvence ve Ar-GE Merkezi Müdürü Tuğba Şimşek “En temel hammaddemiz su ve bunun sürdürülebilirliği için çalışmalar yapıyoruz. Atık suyun azaltılması için TÜBİTAK onaylı proje ile yüzde 90 oranında atık suyun geri kazanımını sağlayacak bir sistem tasarlamış durumdayız. Suyun tüm üretim safhalarında etkin şekilde kullanılması için çalışmalar yapıyoruz. Son 3 yılda kullandığımız suyun yüzde 50’sini kullanmama ya da geri kazanma çalışmaları yaptık. Türkiye alkolsüz içecek sektöründeki ilk UN Global Compact CEO Water Mandate imzacısı olduk ve bu konuda taahhüt veren dünya çapındaki 200’ü aşkın şirket arasındaki yerimizi aldık. Gıda güvenliğinin sürdürülebilirliği ile ilgili çalışmalar da gerçekleştiriyoruz” şeklinde konuştu.

Write A Comment