Vatandaşta artan dijital farkındalıkla birlikte şirketler de dijitaldeki varlıklarını genişletmeye, etkinleştirmeye başladı. Satın alma süreçlerinde rekabetin dozajı her geçen gün artıyor. Ürün, hizmet seçim döngüleri eskilere göre çok geride kaldı. Tüketici satın almak istediği ürün için araştırma yapıyor, kıyaslıyor, rakiplere bakıyor, sosyal medyadaki kullanıcı yorumlarını değerlendiriyor. İşletmeler de bu bilinçle ürünlerini, çözümlerini tanıtmak için daha proaktif davranıp internette seslerini daha çok duyurmak istiyorlar. Bununla birlikte satın alma eğilimlerinde mobilin gücünü ve vazgeçme ihtimalini de unutmamak gerekiyor. Google verilerine göre, mobilden alışveriş yapan kullanıcıların yüzde 33’ü aradığını hemen bulamıyorsa, zaman kaybetmeden rakiplere yöneliyor. 

Farkındalık arttı ama kararsızlık hala mevcut

Dijital çağda pazarlamadaki tüm tali yollar dijital pazarlama anayoluna çıkıyor. Peki anayolda karar verme durumları nasıl? Dijital pazarlamadaki en büyük açmazlardan biri, bütçe. Özellikle dijital farkındalığı görece düşük veya yetersiz olan karar vericiler veya şirketler için bu konu kararsızlığı besleyen en önemli damarlardan biri. Diğeri de “Tamam, dijital pazarlamanın gücüne inanıyoruz ama tam olarak nereden, nasıl başlayacağımızı bilemiyoruz.” patinajı. 

Küçük adımlar, büyük sonuçlar 

Birçok işletme sahibi veya pazarlama yöneticisi dijital pazarlama için büyük bütçeler gerektiğini düşünebiliyor. Bu, tamamen doğru değil. Dijital pazarlama çok uygun maliyetlerle yapılabilir ve taşları doğru yerlere, doğru zamanda sürdüğünüzde yüksek yatırım getirisi sağlanabilir. Stratejik bir dijital pazarlama eylemiyle “küçük” bir işletme, potansiyeller de dahil müşterilerine hızlı şekilde ulaşabilir, yatırımının getirisini misliyle alabilir. Üstelik dijitalde yaptığı her eylemin sonucunu anlık gözlemleyerek, marka iletişimini yaparak ve güven duygusu oluşturarak.

Mütevazı bütçeyle hedefe ulaşmak ütopya mı? 

Kurumsal bir blog yazısıyla veya sosyal medya ağlarında fayda odaklı içeriklerle potansiyel müşterileri yakalamak ve onları müşterilere dönüştürmek mümkün. Stratejinin ne kadar etkili olduğuna bağlı olarak, sosyal medya mecralarında veya Google Ads’e mütevazı bir yatırımla dijital pazarlama kampanyası başlatılabilir. Stratejiyi doğru hedef kitleye odaklamak ve ilgili teknikleri verimli bir şekilde uygulamak, kısıtlı bir bütçeyle hedeflenen satış ve dönüşüm için önemli.

Dijitalde her şirket eşit 

“Büyük” şirketlerin pazarlama bütçeleri de “büyük” olabilir ancak dijital pazarlama şirketlerin “büyük” ya da “küçük” olmasından bağımsız her işletmeye faaliyet göstermesi için eşit bir alan sağlıyor. Tüketicilerin sorularına cevap veren kaliteli içerikler, uzun kuyruklu anahtar kelimeler için sıralama yapmak dijitaldeki eşitliği sağlayan faktörlerden sadece ikisi. Bütçe dostu bir yatırımla, beklentilerin çok daha üzerinde sayıda kişiye ulaşabilme avantajı sağlayan dijital pazarlamanın en büyük faydalarından biri de her bir olasılığın dolaylı ve dolaysız tüm maliyetleri göz önüne alınarak toplam maliyeti en düşük olanın seçildiği maliyet etkinliği.

Önce ilgi düzeyi ve kalite sonra para

Dijital pazarlamaya ayrılan bütçenin en önemli ve tek faktör olmadığına dikkat çeken dijital performans ajansı EG Bilişim Teknolojileri CEO’su Gökhan Bülbül, “İçerik pazarlaması, SEO gibi dijital pazarlama araçları tabii ki yatırım gerektirir fakat tek gerçek bu değil. Büyük hacimli şirketlerin dijital reklam kampanyaları için ciddi bütçeler harcadığı doğru fakat bir reklamı herhangi bir arama motorunda anahtar kelimeyi yazıp arattığınızda karşınıza çıkan sonuç her zaman bütçeyle doğru orantılı olmuyor.  Arama motoru sonuçlarında (SERP) sıralamayı belirleyen en önemli faktör bütçe değil. Bir reklamın sıralamasını o reklamın ilgi düzeyi ve kalitesi belirliyor. Arama yapanların sorularını yanıtlayan ilgi düzeyi yüksek bir reklamla SERP’de en üst sıralarda yer alabilirsiniz.” bilgisini verdi. 

Write A Comment