Demet Güdül, GDL Danışmanlık firmasının kurucusu ve yalın üretim konusunda uzman bir danışman. Bu röportajda Demet Güdül ile yalın üretimin ne olduğu, dijital dönüşüm süreçlerinde ve öncesinde yalın üretimin neden gerekli olduğu ve ne faydalar sağladığı, özellikle hizmet sektöründe yalın üretiminin nasıl kullanılabildiği gibi konularda sohbet ediyoruz.

Ekin T: Akıllı fabrikalar olarak yapmak doğduğumuz dijital dönüşüm sohbetlerinin bir yenisinde konuğum GDL danışmanlık firması kurucusu Demet Güdül. Demet hoş geldin, nasılsın?

Demet G: Merhaba iyiyim, teşekkürler Ekin, sen nasılsın?

Ekin T: Benden de iyidir. Bugün senle biraz yalın konuşalım istiyorum. Zaten çözüm ortağıyız, beraber de bir çok yerde yalın danışmanlık da veriyoruz. Sürece başlayıp ardından dijital dönüşümle de birleştirebiliyoruz. Bugün de dilersen önce biraz şunla başlayalım, şimdi dijital dönüşüm dediğimiz noktada, biz gittiğimizde firmalarda bir olgunluk testi yaparak başlıyoruz ve bu olgunluk testinde en başta 14 tane yalın üretim sorusu soruyoruz, ki firmaların yalın üretimle ilgili neler yaptığını öğrenelim. Bunun üzerinden bir çalışma başlatalım diye. Dijital dönüşüm içerisinde yalın neden önemli? Neden firmalar yalın yapmalı, birazcık bahsedebilir misiniz?

Demet G: Aslında şöyle çok güzel bir soru teşekkür ederim, dijital dönüşüm için yalın, dijital dönüşümün temeli olarak söylüyoruz.

Çünkü dijitalleşmenin amacı şirketlerin sürdürülebilirliğini ve seri üretimini destekleyebilecek ve hata oranını düşürecek otomasyon haline gelmesidir. Şimdi yalının amacıysa zaten süreçlerin incelenerek işte sadeleşmesi, maliyet kayıplarının elimine edilmesi, zaman kayıplarının elimine edilmesini sağlamaktır. Yani israfı önlemektir.

Biz Dijital dönüşüm öncesinde mutlaka bir yalın çalışması yaptıktan sonra bütün üretim süreci içerisindeki kayıp noktalarının ortadan kaldırılması ve bunun üzerinde sürecin KPI noktalarının düzenli ölçülebilecek, yönetebilecek sürecin geliştirilmesi ve ilerleyen zamandaki revizyonlarını yönetebilecek yazılım donanım ya da sistem olarak adlandırabileceğimiz yapıyı kurgulamaları, Aslında gerçek, sağlıklı bir dijital dönüşüm oluyor. Çünkü öbür türlü yapılan yatırımlar atıl olabiliyor.

Ekin T: Yalın’la ilgili aslında biz gittiğimiz firmalarda her zaman şunu söylüyoruz, bakın bir yalın sürecini başlatın. Ardından dijital dönüşün ki gerçekten bu süreçlerden beklenen verimi alabilesiniz. Fakat firmalar bazen biliyorsun beraber de, gidiyoruz, şu taleple geliyorlar ya biz bu dijital sistemi almak istiyoruz. Bir IoT sistemi kurmak istiyoruz, dijital ikiz yapmak istiyoruz ya da şu ya da bu programı kullanmak istiyoruz diye ki o tarafta biz bu projeleri genellikle kabul etmeyip önce bir süreçlerinizi optimize edin, ardından dijital sistemlerde destekleyin diyoruz. Senin bu tarafta gördüklerin üzerinden gerçekten daha bir yalın uygulaması olmadan dijital sistemler sence kullanılabilir mi ya da kullanılmalı mı, ne dersin?

Demet G: Aslında şöyle, senin de bildiğin gibi bu tür projeleri genelde biz reddediyoruz. Yani olumlu bakmıyoruz. Çünkü yapılan yatırımın çoğunluğu atıl yatırım haline geliyor. Senin de bildiğin gibi Türkiye içerisinde yapılan pek çok yazılım, donanım yatırımları zaten hatalı yatırımlar olduğu için; Yani kişiler firmalar, daha doğrusu

süreçlerini revize ederek sisteme uyum sağlamadıkları için sistemi bir şekilde kendilerine uydurmaya çalışıyorlar ki bu da adaptasyon problemi yaşatıyor.

Biz bu tür çalışmalarda direkt şunu söylüyoruz, önce süreçlerinizi yalınlaştırın. Sürecin içerisindeki KPI noktalarınızı belirleyin ve sürecin içerisinde maliyet kayıplarınızı, zaman kayıplarınızı bunların kök nedenleriyle araştırarak çözümleyin ki süreç ilerleyen zamanda çok daha farklı olması gerektiğinde bunu hızlı tepki verebilsin ve bu KPI noktalarını ölçümleyebilecek ve değişimlere uyum sağlayabilecek noktalarda sadece dijitalleşme yapın. Bir de Dijitalleşme derken her şeyin dijital olmasına da gerek yok. Yani eğer ihtiyaçsa onların maliyetlerini azaltacak, hızını arttıracak, kaliteyi arttırabilecek bir fayda yaratabiliyorsa, gerçekten dijital dönüşme geçmelerini biz önermekteyiz.

Ekin T: Aslında burada dünyada sözü geçen diyebileceğimiz büyük kuruluşlara baktığımızda. Ya akıllı fabrika ya da modern fabrikaların başında bir sıfat ekliyorlar. O da yalın model fabrika ya da yalın akıllı fabrika. Aslında dünyada da bu dijital dönüşümü yalının üzerine eklenen bir bileşen gibi kabul ediyor. Şimdi endüstri 40 ilk ortaya çıktığında 2011 – 2012 yıllarından beridir tartıştığımız bir konu var. O da şu robotlar, gelecek sistemler, akıllı sistemler gelecek ve üretimde insana ihtiyaç kalmayacak ki bunun da her zaman doğru olmadığını görüyoruz.

Çünkü insan çok esnek bir unsur. Üretimin şekli değiştiğinde farklı bir üretim yapılması gerektiğinde, ki endüstri 4.0  içerisinde de  yer alan esneklik kavramı devreye girdiğinde robotlar her zaman insan kadar esnek olamıyor.

Evet, günlük milyon adet ürün üretiyorsan o tarafta robot kullanmak çok mantıklı bir yatırım olabilirken, proje bazlı bir üretim yapıyorsan her seferinde farklı bir ürünü üretiyorsan ve günde sadece bir ürün üretiyorsan orada robotların kullanılabileceği elbette ki alanlar olmakla beraber tamamıyla robotik bir hat kurmak çok doğru olmayabiliyor. Fakat en büyük korkulardan biri de şuydu, evet, insansız üretime geçeceğiz. Karanlık fabrikalar ortaya çıkacak ve bu bir korku unsuru olmakla beraber böyle bir beklenti de vardı. Şimdi teknoloji böyle gelişirken insana olan ihtiyaç bazı noktalarda ortadan kalkarken yalına olan ihtiyaç da ortadan kalkıyor mu, yoksa dijital dönüşümle beraber yalın metotlarda değişip dönüşüyor mu? Biraz bahsedebilir misin?

Demet G: Tabi ki öncelikle insan faktörü konusundaki endişeye değinmek istiyorum müsaade edersen. Sanayinin birinci evresinden bu yana hep şey vardı. Özellikle bilgisayar. Sanayinin üçüncü devrimi olan bilgisayar uygulamaları hayata geçtiği zaman da aynı endişe duyulmuştu. Bilgisayar gelecek, insana ihtiyaç azalacak. Maalesef çok şey yapamayacağız. Iş bulamayacağız, işsizlik artacak vesaire gibi endişeler vardı. Ama baktığımız zaman firmaların içerisinde yani farklı farklı sistemler devreye alınacak.

Evet insan gücü azalacak ama insan gücü firmanın sahip olduğu en değerli yatırımdır ve insanın kalifikasyonunu basit, tekrarlanabilir bir süreç içerisinde kullanmaktansa insan yetkinliğini daha kalifikasyonun yüksek, daha geliştirici bir ortam içerisinde kullanmak aslında dijital dönüşümün temel sebebi; insanları işsiz bırakmak değil.

Baktığımız zaman bu değişim dönemi içerisindeki tabii ki bir curve (eğri) oluşacak ve bir yığılmayla karşılaşacağız. Ancak bu zaman içerisinde belli bir  dengeye de oturacağının öncelikle altını çizmek istiyorum çünkü yeni meslekler çıkacak işte belli bir alanın içerisinde kullanılan robotların operatörü ayrı olacak. Bakım uzmanları ayrı olacak. Konfigürasyon tarafı ayrı olacak yazılımcısı ayrı olacak. Yeni mesleklerle karşılaşacağız ki karşılaşmaya da başladık. Yalın tarafına gelirsek, yalın tarafı da dijital dönüşümle beraber Evet yalın da gelişiyor ve yalının temelinde zaten Kaizen sürekli iyileştirme mantığı olduğu için yalın da kendi içerisinde sürekli bir iyileştirme ve adaptasyonla beraber devam ediyor. Büyük firmaların yalın fabrika unvanını korumalarının en temeldeki sebebi ise endüstri 40 olarak nitelendirdiğimiz Sanayi dönüşümünün aslında en temelinde sadeleşmek, yalınlaşmak ve maliyet optimizasyonunu sağlayabilecek sürekli üretim, seri üretim haline gelebilmek.

Ekin T: Demet şimdi yalınla ilgili aslında sözü geçen kuruluşlara baktığımızda işte akıllı fabrikalardan ya da modern fabrikalardan bahsederlerken, genellikle sadece akıllı ya da modern fabrika demiyorlar. Önüne bir sıfat koyuyorlar, o da yalın model fabrika ya da yalın akıllı fabrika.

Türkiye’de ise birçok yerde gezdiğimizde şunu görebiliyoruz, firmalar diyorlar ki biz dijital olarak dönüşmek istiyoruz. Biz de diyoruz ki bakın daha yalın dönüşümüzü tamamlamamışsınız.

Süreçleriniz çok karmaşık, içindeki israflardan arınmamış fakat buna rağmen diyorlar ki biz bir MES sistemi kullanmak istiyoruz. Ne bileyim bir ERP ile şunu bunu yapmak istiyoruz. Biz o projeleri genellikle çok kabul etmek istemiyoruz çünkü daha süreçler doğru düzgün işletilmezken, alınacak bir programın başarısı tamamıyla süreçlerin o programa bağlanmasına bağlı oluyor. Bu tarafta Türkiye’de gittiğimiz firmaları da biraz baz alarak dijital dönüşmek isteyen firmalar yalın yapmasalar da olur mu diye sana sorabilir miyim?

Demet G: Ekin biliyorsun ki beraber gittiğimiz firmalar içerisinde bu tür taleplerde projeyi genelde reddediyoruz.

Çünkü yalının en temel amacı israfı önlemek, yani sürecin içerisinde maliyet kayıpları varken ,zaman kayıpları varken, kalite kayıpları varken (Ki bir firmanın en temel öğünleridir bunlar.) bu kayıplar varken üzerine bir dijital sistemin getirmek maalesef problemin üzerine problem eklemek oluyor.

Çünkü firmalar genelde süreçlerini iyileştirmeden sisteme entegre olmaya çalışıyorlar ve sistemin içerisindeki o katı düzenin kendilerine uymadığını görünce daha fazla sorun ve kayıplar yaşıyorlar. Biz burada ilk etapta süreçlerinizi inceleyelim, süreçlerinin yalınlaştırılması içerisinde yapılacak olan bir süre uygulanabilecek metodolojiler var. Bu metodolojileri uygulayaraktan ilk etapta sürecin maliyet kayıplarını elimine etmek, daha sonrasında zaman kayıplarını elimine etmek ve sürdürülebilirliği sağlayacak otomatize edecek olan o KPI noktalarınaysa gerekli olan dijital dönüşümün sağlanmasını önermekteyiz. Gerekli olan diyorum, burası gerçekten önemli çünkü her sürecin yalınlaştıktan sonrasında belki de dijital dönüşüme ihtiyacı olmayacak. Gerçekten ihtiyaçsa, yani biraz önce ifade ettiğimiz o maliyeti maliyet kayıplarını kontrol altına alabilecek ve sürecin ilerleyen dönemlerinde de bu maliyet kontrolünü bize raporlayabilecek gerçekten uyumlu bir sistem olacaksa ya da bizim kalitemizi arttırabilecek bir sistem olacaksa ya da zaman kayıplarımızın önüne geçebilecek bir sistem olacaksa, evet, bu yatırımı  yapmanız gerek şeklinde firmayı yönlendirmeyi tercih ediyoruz.

Ekin T: 2011 – 2012 yılından beri aslında dijital dönüşümün içerisinde sayabileceğimiz endüstri 40 diye bir kavramdan bahsediyoruz ve çıktığından beridir de herkesle bir korku var. Biz işlerimizi kayıp mı edeceğiz? Artık tamamıyla robotlar mı işimizi yapacak diye ki o tarafta da baktığımızda evet, karanlık fabrika konseptinden çok bahsettik zamanda. Ama günümüzde şunu görüyoruz, her üretim için aslında tamamıyla otomatize hatlar kurmak, tamamıyla robotla üretim yapmak çok doğru değil. Çünkü insanın şu elinin ulaşabildiği esnekliğe robotlar hızla ulaşamıyor. Robotu tekrardan programlamak gerekiyor. Tekrardan öğretmek gerekiyor. O makineye gerçekten yeni bir işi öğretmek gerekiyor, insansa çok daha hızlı bir şekilde adapte olup üretebiliyor. Fakat kabul edelim ki robotlar vesaire ile beraber de, dijital dönüşümün unsurlarıyla beraber de üretimi büyük oranda arttırabiliyoruz ki kalite noktasında da çok fayda sağlayabiliyoruz. Hatta burada yalının da en temel unsurlarından biri olan six sigma yani Milyonda sıfır nokta altı hata yapmak noktasında da Toyota bile şu anda tek başına elle üretim yaparken ulaşamıyor. O tarafta da bir otomatize hat kurmak gerekiyor ki gerçekten her şey çok daha verimli olarak yürüyebilsin. Peki şunu sormak istiyorum insan elbette ki bu süreç içerisinde mavi yaka olarak sayıca azalmakta, yalınında en temel yaptığı şeylerden birisi aslında üretim hattı içerisinde insanın daha verimli ve daha doğru çalışmasını sağlamak, dijital dönüşümle beraber yalın ortadan kalkıyor mu, yoksa yalın süreçlerde yalın metotlarda dönüşmeye mi başlıyor? Biraz bahsedebilir misin?

Demet G: Çok güzel bir soru, aslında burada şuradan giriş yapmak istiyorum ilk etapta bu dijitalleşmeyle beraber gelen büyük bir korku var, işsiz mi kalacağız işte robotlar bizim yerimizi mi alacak kısmı. Sanayiye baktığımız zaman sanayinin evresi içerisinde üretim kapasitesi ve üretim çeşitliliği artarken, insan faktöründe her zaman bu endişeler söz konusu oldu. Bilgisayar çağına geçerken özellikle bilgisayarlar bizim işimizi alacak vesaire şeklinde de bir yaklaşım söz konusu oldu. Şimdi baktığımız zaman tabii ki bugünden yarına eğer bunu planlı ve hazırlıklı bir şekilde kontrollü bir şekilde yönetmensek tabii ki burada bir yığılım söz konusu yine olacak.

Tamamen karanlık fabrika mı, hayır. Her üretim için tamamen karanlık fabrikayı konuşabilmek gerçekten mümkün değil. Spesifik bazı ürün ve çözümler için karanlık fabrika uygulaması olabilir. Ama insan faktörü her zaman var olacaktır.

Dijitalleşmenin getirdiği o otomotize sistemlerin, yönetimin ile yeni bir insan tarafından yapılması işte makine parkurları içerisinde eskiden operatör olarak bulunan arkadaşların bu sefer robot silsilesini yöneten bir operatör haline gelmesi, o operatörlerin bakımının yapacak olan bir ekibin olması. Aslında dijital dönüşüm insan yetkinliğini de arttırıyor. Çünkü daha yeni meslekler daha yeni öğrenimler ortaya çıkacak ve insanın kalifikasyonu daha da yukarıya çıkacak. Tabii ki bu taraftaki eğitim ve çalışmaları hızla arttırmamız gerekiyor. Bu yığılığımı engelleyebilmek ve önüne geçebilmek için ve daha sağlıklı bir geçiş sağlayabilmek için. Yalın tarafına geldiğimiz zaman yalının en temel unsuru olan insan faktörü,

insan en değerli unsurdur ve bir firmanın da en büyük yatırımıdır.

Yalın da her zaman bunu ön plana koyar. Burada insanları değişen süreçlerle biliyorsun ki yalının temel faktörlerinden birisi de Kaizen sürekli iyileştirmedir. Fabrika içerisinde bu dijital dönüşümle beraber sürekli iyileştirmeden paralel olarak insan faktörünü de sürekli olarak iyileştirmek, eğitmek, yeniliğe adapte etmek gerekiyor. Bu ikisinin beraberinde götürdüğümüz zaman aslında yalın bitiyor ya da insan faktörü bitiyor dememiz çok da kolay ya da mümkün değil.

Ekin T: Sürekli iyileştirme noktasına gelene kadar da aslında birçok fabrikayı vesaire, beraber gidiyoruz ve yalın konusunda en ufak bir fikirleri bile olmayabiliyor. Şimdi öncelikle şunu sorayım, yalın konusunda daha hiçbir çalışması olmayan bir fabrikaya gittiğinizde süreci nasıl başlatıyorsunuz? Sonra nasıl yönetiyorsunuz, neler yapıyorsunuz? Birazcık bahsedebilirsen.

Demet G: Tabii ki. Burada aslında

beraber yaptığınız çok güzel bir “Sanayi Olgunluk Testi” var ve Sanayi Olgunluk Testi bizim için çok güzel bir yol haritası çıkartabiliyor.

Çünkü firmanın içerisinde yalın kültürü ne kadar var, ne kadar uygulanabiliyor? Üst yönetim yalın kültürüne ne kadar yakın, bakış açısı ne, çalışanların bakış açısı ne? Bunun maliyet optimizasyonları tarafındaki değerlendirmesini, üretimdeki değerlendirmesi ne, lojistikteki ne?

Uçtan uca bir ham maddenin firmaya giriş sürecinden ürün olarak çıkışına varıncaya kadar ki bütün süreci uçtan uca görebileceğimiz bir değerlendirme analizi aslında önümüzde var oluyor.

Bunu paralel olarak sahada yapmış olduğumuz bir analiz çalışmasıyla eksikleri orda daha net görebiliyoruz ve böylece firmaya, firmaya özel olarak bir standart değil, her firmanın için özel hazırlamamız gereken bir yalın yol haritası çıkartıyoruz. Çünkü genelde burada doğru bilinen yanlışlardan birinin altını çizmek istiyorum müsaadenle. Firmalar yalın uygulamalar tarafında evet bir fikrimiz var, bilgimiz var işte, uyguluyoruz dedikleri kısımda genelde firmanın içerisinde bir hatta ya da belli bir alanda uygulamaya evet başlatmış oluyorlar ama yalın bir uygulama değil. Yalın bir kültür ve ilk etapta yapılması gereken şey bütün fabrika içerisindeki bütün çalışanlara bu kültürü öncelikle empoze etmek gerekiyor. Eğitimleri tamamlamak gerekiyor. sadece bir hat içerisinde bir kaç kişiyi eğitmek maalesef yalın dönüşüm, sağlıklı bir şekilde kültürün oturması önünde ciddi bir engel oluyor.

Ekin T: Gittiğimiz çoğu yerde de aslında bu kültürel dönüşümden bahsettiğimizde firma sahipleri genellikle, Türkiye’de çünkü çoğunlukla firma sahipleri oluyor yönetici kadrosundan çok karşımızda, şunu söyleyebiliyorlar ama bu çok uzun vadede bir şey. Ben hızlı bir şekilde geri dönüşünü almak istiyorum

ki biz de aslında yaptığımız çalışmalarda öncelikle saha içerisinde büyük getirisi olabilecek noktaları egale etmeye çalışıyoruz ki orada hızlı kazanımlar, quick winler diyebileceğimiz noktalara odaklanıyoruz.

Burada aslında o quick winlere odaklandığımızda projenin bütçesi de kendi kendisini çıkartıyor oluyor. Şimdiye kadar senle gittiğimiz birçok yerde de şeyi gördüm ya şurada şunu yapsanız ya da proje başlamadan aslında birçok çalışmayı yapıp evet bütçesi hazır dediğimiz noktalar da oldu. Burada quick winlere odaklanmak noktasından biraz bahseder misin gerçekten öncelikle girip içeride bir kültürü mü oluşturmak gerekir yoksa hızlı kazanımlar elde edilirken o kültürü oluşturmak işin bütçesini de sağlıyor olmak çok daha mantıklı mı? Biz mantıksız bir iş mi yapıyoruz yoksa mantıklı bir iş mi?

Demet G: Aslında söyle sayayım. Şimdi ikisini biz bildiğin gibi projelerde birlikte başlatıyoruz. Merge ediyoruz, bunu da nasıl sağlıyoruz? Evet, bir yalın proje planı uzun vadede hani kimi firmada bu 6 aydır, kimi firmada, bir yıldır, 2 yıldır, kimi firmada 4 aylık bir süreçtir ama o yol haritası içerisinde üst yönetimin endişelerini ortadan kaldırabilmek ve projeyi maksimum destekleyebilmelerini sağlayacak bazı unsurları ön plana çıkartıyoruz. Bu da ne? Bu dönüşümün sağlıklı bir şekilde yapıldığı zaman neler kazandırabileceğini bir ön izlemesi gibi. Bu quick winlere aslında bizim aslında çok işimize yarıyor. Çünkü neden çok kısa sürede yapılan birkaç ufak değişimle beraber orada elde edilen saving değeri ile, faydayla beraber başka neler yapılabileceğini çok net görebiliyorlar. Çünkü orada kazanılan değer aslında bir kayıptı. Şirketin hız kaybı olabilir. Zamandaki kaybı olabilir, kalite kaybı olabilir, maliyet kaybı olabilir.

Bütün bu kayıplarını kazanca çevirip bir finansal bütçe ortaya çıkarttığımız zaman üst yönetim o zaman daha büyük destekçi oluyor. Evet, küçücük bir değişimle bile bu kadar bir kazanım elde ediyorsam fabrikanın bir kültür değişimi içerisinde daha büyük kazanımlarda elde edebilirim algısını aslında oturtmuş oluyoruz.

Bu sadece üst yönetimi için değil aslında. Aşağıda bulunan ekip için de. Çünkü kültürel değişim biliyorsun ki insan bir günden bir güne hemen alışkanlıklarını bırakamayabilir. Alışkanlıklarını değiştiremeyebilir. Kültür için gerçekten bir zamana yayılım ihtiyacımız var ama bunu yapabilmek için de önce inanmaları gerekiyor. İnanmayı da quick winlere sağlayabiliyoruz.

Ekin T: Bir önceki soruyla bağlantılı bir soru soracağım ama bu videoyu kesit olarak izliyorsanız muhtemelen hemen yukarıda onun kartını koymuşuzdur şimdi. Şimdi dijital dönüşümle beraber aslında sadece üretimin yalınlaşmasından bahsetmiyoruz. Yalın denildiğinde çoğunlukla akla gelen unsurlardan biri işte 5S yapalım. Temizlik düzen sağlayalım, tesis tasarımıyla ilgili değişiklikler yapalım gibi olabiliyor ama senin odak noktalarından birisi de aslında süreçlerin yalınlaştırılması ki burada da çok tartışılan bir konu vardır. Hizmet sektöründe yalın nasıl uygulanır, uygulanabilir mi, uygulanamaz mı diye. Sen de bu sektörde, yani hizmet tarafında birçok firmaya şimdiye kadar çeşitli çözümler önerdin, onlara danışmanlık verdin ve yalınlaştırdın. Özellikle enerji sektöründe de aktif olarak yer aldığını da biliyorum. Bana birazcık hizmet sektöründeki yalınlaşma sürecinden de bahsedebilir misin?

Hem dijital dönüşüm içerisindeki süreçlerin yalınlaşması hem de hizmet sektörü tarafında benzer şekilde yalınlaşmanın nasıl olduğunu biraz anlatır mısınız?

Demet G: Tabii ki. Hizmet sektörü içerisinde hani üretimde baktığımız zaman işte işin içerisine hammaddeler giriyor, parçalar giriyor, makinalar giriyor vesaire ürünü elle tutup gözle görülebilir şekilde bir çalışma yapabiliyorsunuz. Hizmet sektörü içerisinde sizin vermiş olduğunuz hizmet aslında ürününüz oluyor. Hani bu her birim için geçerli oluyor? Finans tarafı olsun, insan kaynakları tarafı olsun. Ya da hangi alanda hangi sektörde çalışmalar yapıyorsanız, onun operasyonel tarafındaki iş gücü olsun işte bir telekom operatörüyseniz sahadaki baz istasyonlarının çalışması vesaire, enerji tarafındaysa saha dağıtım şirketi ise sahadaki işte okumalardır. Arıza, planlı plansız bakımlardır vesaire.

Hizmet sektörü içerisinde yaptığımız süreç analizlerinde işi uçtan uca yapan birimi, yapan kişileri, kalifikasyonunu, sürecin ihtiyaçlarını girdiği noktayla çıktığı nokta arasındaki farkları ve analizleri çıkarttığımız zaman aslında değişimi daha net hissedebiliyoruz ve görebiliyoruz.

Ve yalın aslında süreç bazlı olarak Kaizen, 3M gibi sayabileceğimiz bazı metodolojiler, yalın metodolojileri hizmet sektörü içerisinde çok güzel uygulanabiliyor ve çok ciddi faydalar çıkartabiliyor. Yaptığımız örnek çalışmalardan birisini çok kısa anlatmam gerekirse. Bir süreci uçtan uca incelediğimiz zaman bir kere çıktı tarafında süreç bir girdidir ve bir çıktığının başka bir noktaya assign edilmesi arasındaki geçen zaman dilimidir. Çıktı tarafında beklenenler neler? Hedefler neler? Yani bu sürecin kazanımları ne olmalıdır kısmında onlara bakıyoruz ve sürecin bu kazanımları sağlayabileceği noktaları, değişkenlik, çıkan sonucu değiştirebilecek noktaları, KPI noktaları olarak belirliyoruz.

Onun dışında kalan gereksiz işlem adımları varsa, gereksiz yapılan iş yükü varsa ya da mükerrer yapılan iş yükü varsa, departmanlar arasında kopukluk ya da zaman kayıplarına sebep olacak bekleme süreleri varsa bütün bunları ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Çünkü daha kısa süre içerisinde daha az, daha fokuslu insan gücüyle, odaklı insan gücüyle daha sistematik sonuçlara ulaşmayı hedefliyoruz.

Şirketler içerisindeki dijital dönüşüm çalışmalarıylaysa bu bahsettiğim süreçlerin KPI noktalarında eğer yine ihtiyaçsa sistem önerileriniz bulunuyor, işte bir donanım yatırımıysa donanım yazılım yatırımıysa, ki hizmet süre hizmet sektörü içerisinde genelde yazılım yatırımları oluyor işte süreç takip programları, ERP programları SAP vesaire gibi sayabileceğimiz kompleks programlar olabiliyor. Bu programlar sayesinde işi olabildiğince hızlandırmak ve elde edilmek istenen sonuçlara ulaşmak.

Ekin T: Aslında bu programlardan tam verim alabilmeleri için öncelikle süreçlerini düzenleyip daha yalın hale getiriyorsunuz diyebilir miyiz?

Demet G: Aynen. Firmalarda, fabrikalarda, üretim hatlarında olduğu gibi burada da öncesinde süreçleri analiz edip, yalınlaştırıp, bütün gereksiz adımları ortadan kaldırdıktan sonrasında, kişilerden bağımsız olacak şekilde süreçlerin işleyişini sisteme bağlayabilmek ve bunları da raporlayabilmek temel amaç.

Ekin T: Benim sana bugün soracaklarım bu kadardı ama senin özellikle eklemek istediğin başka bir şeyler var mıdır?

Demet G:Yok. Çok teşekkür ederim. Çok keyifli bir sohbetti.

Ekin T: Çok teşekkürler Demet benim için çok keyifli bir sohbettir. Bugün GDL danışmanlık firmasını kurucusu Demet Güdül ile beraber yalın üretiminin ne olduğu, dijital dönüşüm süreçlerinde ve öncesinde yalın üretiminin neden gerekli olduğu ve ne faydalar sağladı, özellikle hizmet sektöründe yalın üretimini nasıl kullanılabildiği gibi konularda sohbet etme imkanı bulduk. Umuyoruz ki sizin için de keyifli bir sohbet olur, hoşça kalın.

Write A Comment