İş dünyası dijital dönüşüm ekseninde baş döndürücü bir hızla değişip gelişiyor ve artık hiç kimsenin kuşkusu yok ki, bu durum önümüzdeki yıllarda da artarak devam edecek. Pek çok şirket bu değişimin bilincine vararak dijital dönüşüm yol haritasını çıkardı ve bu doğrultuda ciddi planlamalar yapıyor. İş dünyasındaki bu hareketlilik kelebek etkisine benzer bir şekilde kamudaki dijital farkındalığın artmasına da ciddi katkılar sağladı. Peki, Türkiye’nin dijital dönüşüme bakışı nasıl?
Türkiye’nin bu alandaki yol haritasına baktığımızda, bugün için olmasa bile yakın gelecek için iyimser bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Global anlamda rekabetçi ve üst sıraları hedefleyen bir ülke olarak, bu alandaki motivasyonumuz hızla artıyor. Türkiye, ekonomik ve toplumsal gelişimin can damarının dijitalleşme olduğunu biliyor ve bu doğrultuda akılcı çözümler üretiyor. Dell Dijital Dönüşüm Endeksi de gelişmekte olan pazarlar arasında Türkiye’nin dijital olgunluk bakımından EMEA bölgesinde ilk sırada olduğunu görürken, dünya genelinde ise Hindistan ve Brezilya’yı en önde görüyoruz.
Endüstriyel dönüşümün neresindeyiz?
Bu yakın coğrafya çerçevesinde değerlendirdiğimizde çok önemli bir gelişme olmakla birlikte, globaldeki gelişmekte olan pazarlar arasındaki rekabet yarışını unutmadan çalışmalarımıza hızla devam etmemiz gerekiyor. Gerçek şu ki, Endüstri 4.0 artık olgunlaştı ve teoriden pratiğe hızlı bir geçiş söz konusu. Türkiye’de sanayinin dijital olgunluk seviyesi ise ortalamada Endüstri 3.0 mertebesine yaklaşıyor. Olgunluk seviyesi en yüksek 3 sektör, ‘malzeme’, ‘bilgisayarlar, elektronik ve optik ürünler’ ve ‘otomotiv ve beyaz eşya yan sanayi’ olarak sıralanıyor. Dolayısıyla önümüzde hızlı ancak bir o kadar da sağlam adımlarla kat edilmesi gereken uzun bir yol bulunuyor.
Dönüşümde kararlıyız
Diğer yandan Türkiye, dijital dönüşüme yatırım yapmaya ve yatırım teşviki sağlamaya başlayan ülkeler arasında yer alıyor. Bu noktada teşviklerin yanı sıra, dijital dönüşümün özellikle üreticiye çok iyi anlatılması büyük önem taşıyor. Gelenekselleşen stratejiler yerine daha yenilikçi stratejiler kurabilen ve bunları uygulayabilen üreticilerin yatırımlarının, dijital dönüşüm programı kapsamında desteklenmesi çok önemli. Çünkü artık çok iyi biliyoruz ki, dijital dönüşüme yapılan yatırımlar sadece üreticiyi değil, ülke ekonomisini de büyük ölçüde ve olumlu yönde etkiliyor. Geçen yıl açıklanan ve 2019-2023 yılları arasını kapsayan 11’inci Kalkınma Planı’nda dijital dönüşüme yönelik projeleri görmek hepimiz adına sevindirici bir gelişme oldu. Sanayide Dijital Dönüşüm Platformu’nun kurumsallaştırılması, öncelikli sektörlerdeki imalat sanayi firmalarının dijital olgunluk seviyelerinin belirlenmesi ve dijital olgunluk ölçümleme metodolojisi oluşturulması gibi hedefler, Türkiye’nin dijital dönüşümdeki kararlılığını ortaya koyuyor.
IoT harcamaları 1 trilyon dolara yaklaştı
Bu noktada bir diğer önemli konu da dijital dönüşüme yönelik yatırımlar. IDC’nin son araştırması, dünya genelindeki IoT harcamalarının 2022 yılında 1 trilyon doları geçeceğine işaret ediyor. Bu bütçedeki aslan payı ise endüstride. Bu yatırımları yapan sanayiciler, dijitalleşmenin getirdiği rekabetçilik avantajlarının farkında. Türk sanayicisinin bu avantajları yakalaması için doğru hamlelerle dijital dönüşüme bir an önce yatırım yapması çok önemli.
Hayır, robotlar yerimizi almayacak!
Gerek özel sektör gerek kamu, dijital dönüşüm eksenindeki gelişmelere hızla adapte olurken çalışanlar tarafında ise farklı bir gündem söz konusu: Robotlar yerimizi alacak mı? Hemen söylemek isterim: Hayır, robotlar yerimizi almayacak. McKinsey’in “Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü” araştırması da bunun mümkün olmadığını kanıtlıyor. Araştırmaya göre, 2030 yılına kadar Türkiye’deki mevcut mesleklerin yalnızca yüzde 2’si tamamen otomasyona geçebilir özellikte. Her 10 meslekten 6’sında yüzde 30 oranında otomatize edilebilir aktivite bulunuyor. Dolayısıyla otomasyon ve diğer teknolojiler verimliliği artırmaya ve iş süreçlerinde insanların en büyük yardımcısı olmaya devam edecek.
Hepimiz dönüşümün parçası olmalıyız
McKinsey’in raporunda özellikle dikkatimi çeken bir konu daha var: 2030 yılında öngörülen yetenek dönüşümü gerçekleştiği takdirde, en büyük yetkinlik değişiminin yüzde 63 ile teknoloji yetkinliklerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bunu yüzde 22 ile sosyal yetkinlikler izliyor. Temel yetkinliklerin ve fiziksel yetkinliklerin ise sırasıyla yüzde 10 ve 8 oranında daha az kullanılacağı öngörülüyor. O halde dönüşümü yalnızca çalıştığımız şirketlere, yaşadığımız ülkeye bırakamayız. Bir dönüşüm yaşayacaksak hepimiz bunun bir parçası olmak durumundayız. O halde şimdi dönüşüm haritamızı önümüze koymanın tam zamanı!
Ediz Eren
Rockwell Automation Türkiye direktörü Ediz Eren’in izniyle Akıllı Fabrikalar’da yayınlanmıştır.