Akıllı Fabrikalar Olarak Düzenlediğimiz 42 Sohbetleri’nin 2. Serisinde 42 İstanbul’da eğitim alan öğrenciler ile bir araya geldik. Öğrenciler, 42’ye geliş serüvenlerini, 42 de gördükleri eğitimleri, ana eğitimi tamamladıktan sonra neler yapmayı planladıklarını, açık kaynağın öğrenciler için olan faydalarını ve daha birçok tecrübelerini, görüşlerini Ekin Tazegül’e anlattı.

Ekin Tazegül: Bugün eğitmenin olmadığı ama öğrencinin bolca olduğu yazılım okulu 42 İstanbul’dayız ilk programımızda yukarıdaki karttan ya da açıklamalardaki linkten bulabilirsiniz Sertaç Yerlikaya ile beraber. Neler yapılıyor? 42 de nasıl bir eğitim var, kimler neler öğreniyor? Daha sonrasında iş hayatında nasıl kullanabiliyorlar? Biraz bunları konuşmuştuk. Bugün de kalabalık bir ekip olarak buradayız. Öğrencilerle beraber buraya geliş serüvenlerini, burada neler yaptıklarını, buradan çıkınca neler yapmayı planladıklarını konuşuyor olacağız. Şimdi Ferhat dilersen ilk seninle başlayalım abi

“42 de neler yapıyorsunuz, şimdiye kadar neler öğrendiniz?”

biraz bahsedebilir misin bize?

Ferhat: Şöyle, biz başlarda aslında bir anda bizi buraya attılar. Sonra da. Bize bir projeler veriyorlar. Biz bu projeleri başımızda bir eğitici olmadan arkadaşlarımızla ve internetten öğrendiklerimizle yapmaya çalışıyoruz. Hafta sonu grup çalışması oluyor. Rush adı altında. Orada 3 yada 4 kişi toplanıp bir proje yapıyor. 2-3 gün içerisinde. Bir de cuma günleri var. Cuma günleri de sınav oluyor her hafta. Bu şekilde ilerliyor.

Ekin Tazegül: İlk programda aslında Sertaç hocamla da konuşmuştuk. Burada açık kaynaklı bir eğitimden bahsediyoruz. Dilşad sana sorayım bunu da. Bu açık kaynaklı eğitimin içerisinde neler var? Evet, proje bazlı olarak gidiyoruz. Hafta sonları cuma günleri şu şekilde 1 araya geliyoruz diyoruz ama nasıl yapıyorsunuz bu açık kaynağı nasıl kullanıyorsunuz? Biraz bahseder misin?

Dilşad:

Şöyle aslında burası tamamen bir açık kaynak diyebiliriz. Çünkü burada kendimiz yazdığımız kodu kimseyle paylaşmama gibi bir durumumuz yok. Bir açık kaynak aslında. Bir arkadaşımızdan yardım alıp olunur kodu üstünden de tartışarak öğrenebiliyoruz.

Aynı zamanda GİT kullanımını çok yaygın bir şekilde yapıyoruz öğrenim döneminde. Bu şekilde açık kaynağı burada iyice hayatımıza benimseyip kullanıyoruz diyebilirim.

Ekin Tazegül: Çok güzel. Şimdi çevremdeki birçok insanda şeyi görüyorum. Ben yazılım öğrenmek istiyorum diyor işte Youtube’da bir videoya bakıyor. Baktım, denedim olmadı diyebiliyor daha sonrasında başka bir yerde bir kursa gideyim diyor. Ama eğitim ağır gelebiliyor, hafif gelebiliyor vesaire. Birçok unsurdan insanlar yazılım öğrenemeyebiliyor.

Şimdi burada şunu sorayım, daha önceden hiç yazılım bilmeyip de buraya gelen var mı?

Hatice: Ben hiç bilmiyordum geldiğimde. Yani şöyle söyleyeyim, Mac kullanmamın vermiş olduğu durumla birlikte ben sekmeyi açıp kapatmayı bilmiyordum buraya geldiğimde yani o derece. Ama şuan bir ay oldu ben buraya geleli. Herkesten bir şeyler öğrenerek kendime bir şeyler kattığımı farkındayım. Hiçbir şey bilmenin vermiş olduğu bir özgüvensizlik vardı ama şu an kendime güveniyorum diyebilirim. İlerisi için de.

Ekin Tazegül: Çok güzel. Hatice peki sende süreç nasıl ilerledi, ilk nasıl 42 yi gördüğünde, yani şimdi hiç yazılım bilmeden gelmek belki biraz daha stres unsuru olabilir. Çünkü biraz biliyorsam giderim, geliştiririm vesaire diye biliyorsun ama hiç bilmeden gelmeye cüret etmek de bir nokta. Bir yerlerde görüp başlamak da bir nokta. Sonrasında soracağım geldikten sonra neler yaptım, neler öğrendin diye.

Hatice: Yönetim Bilişim Sistemleri okuyorum ama birinci sınıfı yeni bitirdim. Yani biraz da içindeyim bu işin. Ama okulda bir arkadaşım söylemişti. Böyle böyle bir şey var diye benim de ilgimi çekti, araştırdım. Sonra buraya da iki arkadaşımla beraber geldim. Yani onların da bir katkısı olduğu cesaret etmemde. Onlarla beraber geldik.

Yani aslında korkuyordum bir yandan da o öz güvensizlikten dolayı ama şu an mutluyum. Yani geldiğim için iyi ki de gelmişim diyorum açıkçası.

Ekin Tazegül: Tabii burada şimdi bir unsur daha var aslında havuz dönemdesiniz yani her şeyin başlangıcı olan. Sonrasında devam etmek noktasında şu anda bir rahatlığın var mı? Evet ben havuz döneminde herkes kadar bir şeyler öğrendim. Bundan sonrasında da onlar kadar rahat gidebilirim diyebiliyor musun?

Hatice: Yani aslında yani belli seviyeler var. Benden çok yüksekte olan insanlar da var. Benimle aynı olanlar da var. Ben şu an kendimi orta seviyede görüyorum. En azından şu an bir gün kaldı. Ana eğitim. Yarın sınavımız var aslında ama ana eğitime geçebileceğimi şu an düşünüyorum. O yetkinliğe ulaştığını düşünüyorum.

Ekin Tazegül: Çok güzel. Şimdi Muhammed Ali yanlış hatırlamıyorsam sen Özbekistan’dan geldin abi. Sadece 42 için mi geldin yoksa burada zaten işin gücün vesaire bir şey mi vardı öyle mi geldin?

Muhammed Ali: Ben aslında burada üniversite okumayı için düşünüyordum. Son zamanlarda içimden şey geliyor. Yani bu böyle hayatta sadece para kazanarak yeme içme ile yaşamak doğru değil diye düşünüyorum. Hani yani burada yaşanan zamanı doğru kullanmamız lazım diye düşündüm. İnsanlara daha çok fayda için.

Ekin Tazegül: Hemen şey soracağım. 42 yi nasıl gördüğün de geldin?

Muhammed Ali: Şeyde benim yeğenim, üniversite okuyor burada. O da Özbekistan’dan geldi buraya. Burada üniversite okuyor. Senin üniversiteni ben de okuyacağım diye dedim, tamam dedi. Sonra dedi ki şu 42 diye bir şey varmış, kurs varmış dedi. Onu da bilmiyorum nasıl bir kurs olduğunu. Sonra tamam ben de katılacağım dedim. Sonra online olarak oraya katıldım, oradan şeyden, sınavlardan geçtim.

Ekin Tazegül: O sınavlarda ne soruyorlar yani bildiğim kadarıyla aslında yazılımla alakalı bir sınav değil de biraz daha sizin sen açıklasan daha iyi olur. Ben şu anda tahminlerde bulunacağım, çok mantıklı olmayacak.

Muhammed Ali:

İki tane sınav var orada bir tanesi de hafıza. Orada mesela renkler şey oluyor. Onları yerini bularak yeni bir şey yapmamız lazım. İkincisi de algoritmik. Yani mantık.

Bir roket var o roketin yolunu bizim belirlememiz lazım. Yani nasıl oraya gideceğini. 2 saat gibi sürüyor bu sınav ve bu sınavdan sonra da geçtiğimi anladım ve sonra buraya, Türkiye’ye geldim. Buraya gelmek için de kendi arabam vardı. Arabamı sattım. Bir de evliyim. Bir düşündüm. Yani 30 yaşında evli adam öğrenmesi nasıl olur diye ama 42 değişik bir şey diye düşündüğüm için.

Ekin Tazegül: Geldiğinde mutlusun değil mi?

Muhammed Ali: Evet.

Ekin Tazegül: O zaman tamam, her şey okey, geri kalan şeyleri o kadar önemli değil. Onları da yoluna koysan çok güzel. Şimdi 42 de çok yoğun bir eğitim olduğunu biliyorum. Sertaç hocamla da konuştuk. Hatta o zamanda şey demiştik. No pain no gain, eğer acı yoksa o dayanıklılık kazamıyorsa gerçekten 42 de bir insanın yer bulması da zor olabiliyor. Burada şehir dışından gelen var mı? Öncelikle onu sorayım.

Hatice: Demiştim iki arkadaşımla beraber geldim diye. Buraya geldiğimizde üçümüzün de hiç burada tanıdığı yoktu şansımıza. Sonra benim bir tane uzaktan bir akrabam, o da buraya 3 saat mesafede, günde 6 saat git gel çok zor oluyordu. Sonra buraya bir pazar günü kayıta geldik ve burada tanıştığımız bir arkadaşımız yani ilk defa burada gördük. O da tek başına yaşıyormuş dedi ki isterseniz benimle beraber yaşayabilirsiniz bu havuz döneminde dedi. Biz de yani ona güvendik şu an onunla 4 kişi bir evde yaşıyoruz, o buraya yakın oturuyor 2 günde bir gidip geliyorum ben eve. Yani burada kalıyorum geceleri de. Ve yani aslında konaklama sorunu çok sorun oldu bizim için ama bir şekilde çözüldü. Yani burada akran, arkadaşlık o bile yani ev bulma konusunda bize çok yardımcı oldu diyebilirim.

Ekin Tazegül: Yani geceleri de burada kalabiliyorsunuz herhalde yani çünkü kafada bir soru işareti olabilir geldim orada nerede kalacağım? Ama gece burada kalıp sabaha kadar çalıştığınız oluyor. Yani gece kalıyoruz dediğiniz herkes yerlerde yatmıyor, sabaha kadar çalışıyoruz adı altında birkaç saatte sohbetli oyunlu geçiyor herhalde.

Peki bir yandan çalışıp bir yandan burada olan var mı?

2 kişi var sana daha önce söz verdim. Bir de Berkay’la konuşalım. Abi sen ne iş yapıyorsun normalde?

Berka: Normalde ben iç dekorasyon firmasında her şeye koşturuyorum. Joker eleman gibiyim. O şekilde ilerliyor. İşte gece kalma konusundan bahsettik. Benim de aynı şekilde oluyor. Gündüzleri işlerimi hallediyorum. Bittikten sonra işlerim buraya geliyorum. Sabaha kadar çalışmaya devam ediyoruz. O şekilde sürdürüyorum. Yani sabahları iş akşamları da 42.

Ekin Tazegül: Ben dışarıda 42 yi çok anlatıyorum. Çalışan arkadaşlar da hep diyorlar. Aslında çok güzel, ben de gitsem orada eğitim alsam ama diyorum ki müfredat çok ağır. O noktada bir geriye duruyorlar. Sen hem çalışıp hem burayı götürmek noktasında çok zorlanıyor musun yoksa bir şekilde bu dengeyi sağlayabiliyor musun şu anda?

Berka: Denge oturtamadım daha. Eğitim sürecinde, havuz eğitimi sürecinde. Yani sadece bir aylık bir süreç, gelen bir fırsat bunu iyi değerlendirmek zorunda olduğum için gerekirse uykumdan, gerekirse yemeğimden, gerekirse sosyal hayattan kısıp 42 ye daha çok vakit ayırıyorum.

Evet yoğun bir müfredat var. Bir ay içinde öğrenmek için hele 0 gelindiği zaman ama çalışarak oluyor ya olacak yani inşallah göreceğiz ana eğitime geçince.

Ekin Tazegül: Çok güzel. Peki üniversite okuyup da bir yandan 42 ye gelen var mı? Birçok kişi var, senden başlayalım Metehan sonra bu tarafa doğru geleyim.

Metehan: Ben üniversitede bu yılda hazırlığı bitirdim. Bilgisayar mühendisliği okuyorum normalde. Birinci sınıfa geçmeden kendimi geliştirip temel bir şeyler öğreneyim derken 42 yi buldum ona başvurup buraya geldim.

Şu an havuz eğitiminde ve temel olarak çok şey öğrendim. Baya bana algoritma bilgisi olsun c bilgisi olsun bana burası çok şey kazandırdı eğer havuz eğitimi geçersem üniversitemle birlikte götürmeye çalışacağım ve 42 nin bana kattığı şeyleri üniversitemde kullanarak daha kolay bir şekilde ilerleyebileceğimi düşünüyorum.

Ekin Tazegül: Şimdi üniversitede bilgisayar mühendisliğine girerken de eminim beklentilerin vesaire de vardı. Şimdi 42 de aslında biraz da hani diğer tarafta sadece hazırlık okuduğun için söylüyorum. Yazılım tarafını net bir şekilde gördün. Bilmiyorum. Daha önceden yazılımla ilgili çok çalıştığım bir konu var mıydı?

Burada gördüğün eğitimi nasıl değerlendirirsin? Yani verilen eğitimle ileride ben çok rahat bir şekilde iş hayatına da girebilirim, kendimi bu sektörde rahat bir şekilde çalışabilirim diye biliyor musun?

Metehan: Evet, buradaki verilen eğitim direkt olarak bizi uygulamaya yönelttiği için. Mesela ben ,Youtube’dan video izlesem bunu anladığını düşünüyorum ama direkt olarak uygulamaya koymak çok farklı bir olaymış. Ben burada öğrendiğim şeyleri direkt olarak uygulamaya koyduğum için kendimi aynılarını yapmaya hazır hissediyorum.

Ekin Tazegül: Çok güzel. Elif sen de bir yandan üniversite okuyup bir yandan buradasın nasıl geçiyor üniversitede ne okuyorsun önce onu sorayım.

Elif: Yazılım mühendisliği okuyorum. Şu an öğrendiğimiz DC yi okulda ben görmüştüm.

Ama hani buraya geldiğimde aslında zaten hiç bir yazılımcı okul odaklı kalmamalı da eğitim odaklı kalmamalı ama okulda gördüklerimden çok daha fazlasını kendime aldığımı farkındayım ve kendimi çok geliştirdiğimin de farkındayım.

O yüzden bence ya bilmiyorum ileride tabi ki ana eğitime geçersem illa bir zorluk olacak. Sosyal hayatından fedakarlık vermek zorunda kalacağım ama bence şu an yapmamız lazım. Bu yaşlarımızda yapmamız lazım zaten bence öyle okuyan öğrenciler de gelebilir yani. Biraz fedakarlık yaptıktan sonra.

Ekin Tazegül: Ferhat sende de durum aynı mı? Yoksa ben pişmanım diyor musun?

Ferhat: Yani yok.

Ekin Tazegül: Çok güzel. O zaman bir senden dinleyelim.

Ferhat: Ben de işte birinci sınıfta python gördüm, ikinci sınıfta c göreceğim bu burası benim için ekstra bir artış sağlıyor. Çünkü burada gördüğüm c ile ikinci sınıfta rahat bir şekilde derslerimi geçebileceğini düşünüyorum. Hatta şöyle diyeyim, burada 1 ayda gördüğüm şey bence 1 yıl yaydı böyle direkt beni. Bayağı bir ileri attı. Yani onun için burayı bayağı beğeniyorum.

Ekin Tazegül: Tamamdır şeyi sorayım. Şimdi burada c dersleri görüyoruz diyorsunuz ama c gündelik hayatta ne kadar kullanıldığı, meslek hayatında noktası belki birazcık tartışılabilir. Bu tarafta c görmenizle ilgili şöyle bir fayda var ya da zarar var diyebilecek olan var mıdır aranızda? Tamam efendim buyurun o zaman hanımları öncelik diyelim senden dinleyeyim.

Dilşad:

C, Çok kullanılan dil değil, bunu çoğu kişi biliyor ama şöyle c çok temel bir dil yazılım dili olarak ve her şeyi kendimizin yaptığımız aslında çok basit bir dil de diyebiliriz. Çünkü siz de biz reme kadar ulaşıp remi kendimize dert ettiğimiz bir noktaya kadar yazıyoruz, yazmaya çalışıyoruz. Remdeki bir yeri bile göz önünde bulundurmamız gerekiyor ve bu bizim her şeyi kendimiz yazdığımız için algoritma bilgimizi, algoritma faktörünü çok geliştiriyor.

Bizde bu da diğer dillere geçişte bize çok fazla yarar sağlayacağını düşünüyorum. Çünkü sadece sentaks bilgisi değişiyor bir noktadan sonra. İşte şu anda dert ettiğimiz çok daha zor şeyleri diğer dillerde düşünmemize bile gerek kalmayacak çünkü onlar otomatik olarak takacak. Bir noktada bize burada asıl hedefledikleri aslında algoritmayı öğretmek. Bizim kendimiz bir programı baştan sona kendimiz yapabileceğimiz düzeye getirmek aslında. O yüzden c dilinden başlamanın burada dezavantajı olduğunu düşünmüyorum. İleri düzeyde yani ileri düzeyde, hatta daha büyük bir avantajı olduğunu düşünüyorum. Bize çok şey katacak çünkü ve katıyor da şu an ana eğitimde olduğum için de biliyorum. Ben de hiç yazalım bilgisi olarak gelmedim hiç yoktu ama şu anda havuzda sürekli soru sordum. Benden çok daha yüksek gördüğüm bilgisini arkadaşlarımla oturup bir proje yapıyorum ve onlarla tartışabiliyorum. O noktaya geldim. O yüzden gerçekten çok şey kattığını söyleyebilirim. C dilinin bence bana.

Ekin Tazegül: Çok güzel.

Burada en çok konuştuğumuz konulardan birisi akran eğitimi olmuştu ilk programda da şimdi siz de burada birçok insanla berabersiniz, eğitmen yok dedik, beraber oturuyoruz, bir projeyi yapıyoruz, bazen bir müfredata uygun olarak içerisindeki projeleri gerçekleştiriyoruz. İnternetten araştırma yapmak gerekiyor, öğrenmeyi öğrenmek gerektiğini zaten burada siz de sohbet öncesinde konuştuğumuzda söylemiştiniz, öğrenmeyi öğrenebiliyor musunuz? Akranlarının size ne katıyor, kim cevap vermek ister.

Konuşalım istedim.

Metehan: Ben cevap verebilirim.

Ekin Tazegül: Buyur Metehan.

Metehan: İlk bize projeler verildiğinde daha ilk başladığımız zaman biz burada ne yapacağız falan filan diyorduk birbirimize. Yani araştırıyorduk ve hemen bir şey öğrenen arkadaşımız bize gelip söyledi. Burada bunu bunu yapacağız, bunu yapacağız diye böylelikle birbirimize çok destek çıkıyorduk. Ben ne yapacağımızı öğrendiğimde fazla bir şey öğrendiğimde arkadaşlarıma söyleyip böylelikle birlikte götürebiliyoruz.

Ekin Tazegül: Şimdi müfredat içerisinde zaten projeler yapıyorsunuz, projeler üzerinden gidiyorsunuz ama projeler dışında hem yarışmalara katılıyorsunuz hem de dışarıya yönelik de projeler de yapıyorsunuz. Neler yapıyorsunuz? Biraz dinleme şansımız var mıdır? Hatta Rabia senden dinleyelim.

Rabia:

Tabii 42’nin aslında şöyle bir avantajı da var. İçeride eğitim altyapısı anlamında çok kozmopolit bir yapı var. Yani bilgisayar mühendisliğinden bir arkadaş da var atıyorum, astronomi okuyan da fizik okuyan bir arkadaş da var. Bu anlamda çeşitli. Sadece yazılım odaklı değil de yazılımla bağlantılı çeşitli projeler de gerçekleştirebiliyoruz. Hatta bizim burada bir ekibimiz de var. O ekiple birlikte Teknofest gibi yarışmalara katıldık. Buradan hatta derece de elde ettik.

Ekin Tazegül: Çok güzel nasıl bir yarışmaydı, ne yaptınız onu sorayım.

Rabia: Tabii anlatayım. Karma sürü simülasyon yarışmasıydı. Teknofest kapsamında yapılan bir yarışma. Bu yarışmada bize bir yönetim ortamı sağlanıyor. Bu ortamda da haritanın çeşitli yerlerinde random bir şekilde her seferinde yangınlar çıkıyor. Her sahnede atıyorum, bir senaryoda 5 tane çıkarken diğer senaryoda 10 tane çıkabiliyor, araç sayıları da değişebiliyor. Burada insansız hava, kara ve deniz araçlarınız var. Bunların yakıt ve sürekli mali yaparak yangınlara müdahale etmesini bekliyoruz. Biz aynı zamanda da AFCD var bunları da belli bir tahliye noktaları var. Onlara götürmemiz isteniyor. Geçtiğimiz hafta sonuçlandı bu arada o Teknofest Ordu’da yapıldı. Oraya giderek ikincilik gibi bir derece elde etmiştik. Takımımızla birlikte bu şekilde.

Ekin Tazegül: Başarınız için biz de kutlayalım. Yani bu tarafta aslında sen şu anda havuz eğitiminde iken böyle bir projeyi yaptım değil mi yanlış söylemiyorum yoksa ana eğitimde misin?

Rabia: Yok ana eğitimdeyim.

Ekin Tazegül: O zaman ana eğitim sürecini sorayım sana. Şimdi havuz eğitiminde çok yoğun bir eğitimden çok böyle komplike bir eğitimden bahsediyoruz ama ana eğitime geçtiğinde daha mutlu yoksa daha yoğun bir eğitim başlıyor. O tarafta neler yapıyorsunuz?

Rabia:

Aslında ana eğitime geçince biraz daha bence yoğun bir eğitim başlıyor. Çünkü bir taraftan black hole denilen bir sistem devreye giriyor. Yani bu sizin içerideki kalacağınız gün sayısı belirliyor.

Siz proje yaptıkça o gün sayısını arttırmaya çalışıyorsunuz. Bu anlamda hızlıca projelere odaklanıp devam etmek gerekiyor. Bir taraftan diyorsunuz işte farklı bir yarışmaya katılabilirim bir proje yapabilirim,

Ekin Tazegül: Çok güzel. Peki şimdi burada herkes yazılım öğreniyor sanıyorum ki bir çoğunuzda hatta hepiniz belki de buradan çıktıktan sonra da yazılım sektöründe çalışmayı planlıyorsunuz.

İleride ne yapmayı planlıyorsunuz? Biraz bahsedebilir misiniz? Kendi şirketini kurmak isteyen var mı mesela aramızda?

Tamamdır o zaman sırayla ilk Ferhat’la başlıyorum. Sonra size geliyorum.

Ferhat: Aslında çok ileri gitmeden direkt havuzdan sonra buradan tanıştığın bir iki üç arkadaşımla bir startup yapmayı düşünüyorum. Aklımızda yani benim aklımda aslında bir proje var. Bunları onlara söyleyip bunun üzerine bir gelişim göstermek istiyorum. Olursa güzel olur ama olmazsa da sonuç olarak bu yolun nasıl olduğunu öğrenmiş olurum. Bu da bana baya şeyler katacağını düşünüyorum.

Ekin Tazegül: Çok güzel. Elif senin nasıl?

Elif: Benim senin aynen benimde aynı şekilde Ferhat gibi bakalım. Daha yolun çok başındayız. En azından buraya başlayarak böyle şeylere adım attık. Farklı insanlar tanıyarak bunları gerçekleştirmiş insanlar tanıyarak nasıl yapabileceğimizi öğrendim. Bakalım aynı şekilde.

Ekin Tazegül: Peki çıktıktan sonra ben bir şirkette yazılımcı olarak çalışmak istiyorum diyen var mı aranızda? Herkes kendi şirketini kurmak istiyor. Çok güzel. Yani burada bir uyarıda bulunmak lazım. Türkiye özelinde kurulan startup’lardan % 90 ı batıyor ama %90 ı batarken aynı kişiler yeni startuplar kurup bu sefer başarılı olabilir, ilk seferde başarı yakalanasa da sonradan yakalanabiliyor. Peki burada şimdi üniversiteyi bitirdikten sonra çoğu kişi kendine öncelikle bir lakap almak istiyor. Türkiye’de bunu daha çok görebiliyoruz. Birkaç yıl çalıştıysa senior işte software developer olmak istiyor. Yani bir şekilde o senior seviyesine ulaşmak istiyor ama. İş değiştirdiğinde ya da sektör değiştiğini görüyoruz ki aslında birçoğu belli alanlarda çok profesyonelleşmesine rağmen genel olarak öğrenmeyi öğrenmek kalıbına çok sığamayabiliyorlar.

Siz burada aldığınız eğitimle beraber ya evet, ben yarın öbür gün belki kendi şirketimi kurarım. Belki bir yerde çalışırım ama çıkıp da başka bir yere girdiğimde oradaki problemleri de aynı derecede hızlı bir şekilde öğrenip çözebilirim diyebiliyor musunuz?

Çok uzun sordum ama.

Dilşad:

Burada sizin de dediğiniz gibi öğrenmeyi öğrenme kalıbı gibi bir şey var. Burada nasıl araştırmamız gerektiğini, problemi onu öğreniyoruz aslında. Evet, akran eğitimi çok önemli bir planda ama akrandan önce de aslında kendimizi geliştirmemiz için kendimizin araştırması da gereken bir noktadayız. O yüzden bir problemi gördüğümüzde bir noktadan sonra özellikle ana eğitimde direkt akran yaşıtlarımıza sormak yerine bir önce araştırıp kendiniz öğrenip daha sonrasında birlikte bir bilgi alışverişi yapıyoruz. Bu sebeple ben ileride çalışırken bir problemle karşılaştığımda neyi nasıl araştırmam gerektiğini, nereden araştırmam gerektiğini, hangi keywordleri koyarak araştırmam gerektiğini öğreniyorum aslında .Bu bana açıkçası büyük bir avantajı sağlayacağını düşünüyorum.

Ekin Tazegül: Çok güzel. Şimdi 42 İstanbul’dan bahsederken aslında buraya ben yazılım okulu diyorum ama bir kampus diye değerlendirmek daha doğru olacaktır. Çünkü yaşıtınız ya da her yaştan insan olabiliyor. Yani ben burada 50 yaşında insanlar da gördüğümü hatırlıyorum daha önceden. Birçok insan bunu biliyor ve bir kampus ortamında da ister istemez ya isteyerek tabii ki de sosyalleşiyor musunuz da buradaki sosyal hayattan birazcık bahseder misiniz? Neler yapıyorsunuz? Sadece yazılım öğreniyorsunuz, sosyal hayatınız içerisinde yeni tanıştığınız insanlarla yani burada şimdi tabii kamerada gözükmüyor ama arkada bir masa tenisi var. Şu tarafa oyunları dizlik yani bakın burası sadece bir yazılım okul değil, burası sosyal bir mecrayı da göstermek istedik. Birazcık sosyal hayatınızdan bahseder misiniz?

Berka: Buradaki şöyle bir durum var yani tamam yoğun bir eğitim var, havuz dönemindeyim ama hani bir yerden sonra insanı artık ekrana bakmak yoruluyorsunuz.

Hani şimdi bunun fırsatı da şöyle bir durum var, saat gecenin üçünde bir anda başka bir arkadaşımla etkinlik odasına gidip gitar çalmaya başlıyoruz. Saat gece 3. Evet biraz alakasız gibi geliyor ama normalde evde yapamayacağım şeyi kampüste saat gece üçte gitar çalarak şarkı söyleyerek kendimi rahatlatıyorum. Ondan sonra tekrar başlıyorum masa tenisi, spor aktivite yapıyoruz, uykumuz geliyor masa tenisi ile devam ediyoruz ya da terasta sohbet ediyoruz. Çayımızı, kahvemizi, özellikle kahvemizi içerek sohbetlerimiz oluyor. Yani bu şekilde sosyal aktivitelerde bulunmak da içinde.

Ekin Tazegül: Çok güzel, başka ekleme yapmak isteyen var mıdır?

Ferhat: Tabii bence burası dışarıda sosyalleşmeyen insanların da sosyalleşmesini sağlayan bir yer. Çünkü dışarıda insanlar birilerine bir şey sormaya utanıyor. Bence öyle. Söyleyeyim direkt. Ama burada zorunda kalınıyor. Çünkü geçmek istiyor havuzu geçmek için de bu projeleri yapması lazım. Onun için de illa birilerine, birilerinden yardım alması lazım. Ondan dolayı gidip onunla tanışıyor. Sonra belki onunla arkadaş oluyor. Bu da onun biraz daha sosyal çevresini genişletiyor. Ya buradaki bayağı bir ön plana çıkarıyor bu şeyde.

Ekin Tazegül:

Aslında bu kısmı belki de en değerli kısımlardan birisi. Çünkü insanların kafasında bir yazılımcı profili var. Bazen göbekli bir insan olarak düşünebiliyor, bazen bakımsız bir insan, bazen asosyal bir insan olarak. Ama burası gerçekten o kampüs deneyimiyle beraber sizi sadece bir yazılımcı olup uzaktan bir iş yapmaya değil, birlikte çalışabilmeye de yönlendiriyor.

Bizim ya ben de bu sektörde çalıştığım için en çok zorlandığımız noktalardan birisi yazılımcıya işi anlatmak olabiliyor. Gidiyoruz. Böyle bir iş var yapabilir misin, yaparım diyor, yapıyor bu ne diye soruyorsun, anlattığın iş. Benim anlattığım iş bu değil noktasına gelebiliyor.

Buradaki bu sosyal deneyim bence çok çok önemli. Böyle bir ekleme yapmış olayım. Son soru olarak da 42 nin size bir yazılım eğitimi dışında verdiği olanaklar nedir? Birazcık bunlardan bahsetmek isteyen var mı?

Evet, burada oyun oynayabiliyoruz, kahve içebiliriz, yaratabiliyoruz gibi konuları söylediniz ama ekstra bir şey benim bilmediğim olabilir, bundan bahsetmek isteyen varsa sormuş olayım.

Dilşad: Şöyle,

Bence en büyük katkısı Network. Onu önce geçiyorum, daha sonrasında burada bizim kendimizi burası bizim kampüsümüz aslında öğrencilerin kampüsü gerçekten. Yani burada öğrenciler ne yapmak istediğini aslında karar verip bir şey bir topluluk oluşturmak istediğini öğrenciler oluşturur. Herkesin katılım sağlayacağı, sağlayabileceği bir topluluk aslında işte burada yazılım dışında ingilizce topluluğumuz var. Orada gidip ingilizcesini geliştirmek, ingilizce dili edebiyatı okuyan bir arkadaşımız var mesela ve o gidip bize gramer öğretiyor diyebilirim.

Daha sonra konuşma kulüpleri oluyor. Daha sonra c dilinden başka öğrenmek isteyen başka dilleri öğrenmek isteyen insanlar toplanıp başka dilleri öğrendiği bir topluluk var mesela. Ya da donanım kulübü var mesela. Donanım kulübünde sadece yazılım alanında değil de donanımı da öğrenmek isteyen insanlar toplanıp o konuda bir şeyler yapmaya çalışıyor ve bu şekilde sürekli kendimize bir şey katıyoruz. Sadece yazılımı değil bize networkü takım çalışmasını, zaman yönetimini, özellikle black hole sayesinde çok fazla öğreten bir kurum diyebilirim aslında ben.

Ekin Tazegül: Çok güzel. Son olarak da şunu sormuş olayım. Ekin sen şunu sormadın ama sorsan iyi olurdu. Ben de bunu eklemek istiyorum dediğiniz bir şey var mıdır?

Muhammed Ali: Bence. Genelde şey diyoruz ya yazılım için matematik en önemli şey diye. Gerçekten önemli. Ama matematikten de önce şey ingilizce en önemlisi diye ben düşünüyorum. Çünkü çoğu şeyler kaynaklar ingilizce. Mesela bir matematik sorunuyla karşılaştığımız zaman bunu çözmek için bir ingilizce kaynaktan faydalanarak çözebiliriz. Ama ingilizcemiz yoksa matematikten faydalanarak ingilizce öğrenemeyiz yani o yüzden ben ingilizceyi en önemli ilk olarak görüyorum. Yani buraya gelmek isteyenler ve buradaki hepimiz ingilizceyi iyi öğrenmemiz lazım diye düşünüyorum.

Ekin Tazegül: Ama herhalde ingilizce bilmeden birisi gelse de yani syntax dediğimiz konu içerisinde aslında belli kalıplar var. Belli kelimeler var, işte ifler var, elseler var vesaire bunları da ingilizce bilmeden de en azından koyabilir hale gelebiliriz diye yanlışsam lütfen düzeltin. Tamam o zaman başka eklemek istediği bir şey olan var mıdır? Peki o zaman. Bugün 42 İstanbul’daydık. 42’nin öğrencileriyle beraber 42 İstanbul Kampüsünde nelerin yapıldığı buraya nasıl geldiklerini, hangi zorluklarla karşılaştıkları, bunların nasıl çözdükleri içeride, hangi projeleri geliştirdikleri vesaire noktalarında konuştuk. İzlediğiniz için çok teşekkür ederiz. Katılımcılarla da ayrıca çok teşekkür ediyorum.

Write A Comment