NIS2, PCI DSS, GDPR, HIPAA ve CMMC gibi düzenlemeler, hassas verilerin korunması ve kuruluşlara duyulan güvenin sürdürülmesi açısından günümüz tehdit ortamında hayati bir öneme sahip olmaya devam ediyor. Uyumsuzluklar, şirketleri yalnızca güvenlik risklerine açık hale getirmekle kalmıyor, aynı zamanda ağır mali cezalar ve itibar kaybı gibi ciddi sonuçlara yol açabiliyor. Bunun yanı sıra, siber güvenlik düzenlemelerine uyumlu olmak daha hızlı ve etkili denetimleri de mümkün kılıyor. WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, siber güvenlik düzenlemelerine adapte olabilmek için alınması gereken önlemleri paylaşıyor.
Şirketlerin siber güvenlik düzenlemelerine uyumu hem müşteri güvenini artırıyor hem de cezalardan ve itibar kaybından koruyor. Bu uyumu sağlamak için sürekli güvenlik açığı yönetimi, güvenlik açıklarını belirleyip ele alarak sistemleri koruyor. Sıkı erişim kontrolleri, kritik verilere yalnızca yetkili kişilerin erişmesini sağlayarak veri ihlali riskini azaltıyor. Çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA), kimlik bilgisi güvenliğini artırıyor ve yetkisiz erişimi engelliyor. Akıllı ağ segmentasyonu, olası saldırıları sınırlandırıyor ve izlenebilirliği artırıyor. Veri şifreleme, verilerin aktarım sırasında ve bekleme durumunda güvenliğini sağlıyor. Yalnızca yetkili yazılım ve sistemlerin kullanımı ise uyumsuzluk ve güvenlik açıkları riskini azaltıyor. Bu önlemler, düzenlemelere uyumu kolaylaştırırken siber dayanıklılığı güçlendiriyor.WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, şirketlerin siber güvenlik düzenlemeleriyle hayata geçecek bu uyum serisi için izlenmesi gereken adımları paylaşıyor.
1. Sürekli Güvenlik Açığı Yönetimi: Güvenlik açıklarını proaktif şekilde tespit etmek ve gidermek, uyumluluğun temel taşlarından biridir. Sistemleri yeni tehditlerden korumak için düzenli değerlendirme ve yama döngüleri kritik öneme sahiptir. MSP’ler için bu, güvenlik ihlallerini gerçek zamanlı olarak tespit edip çözmek amacıyla gelişmiş tarama ve analiz teknolojilerinden faydalanmayı içerir. Ayrıca, düzenli taramalar yapan ve yamaları zamanında uygulayan otomatik araçların kullanımı, yalnızca düzenlemelere uyumu sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kuruluşların siber dayanıklılığını artırır.
2. Sıkı Erişim Kontrolleri: Kritik bilgilere yalnızca yetkili kişilerin erişmesini sağlamak, tüm düzenleyici çerçevelerin temel bir unsurudur. “En az ayrıcalık” ve “bilme gereksinimi” gibi prensiplerin uygulanması, veri ihlali risklerini önemli ölçüde azaltır. Ayrıca, detaylı erişim kayıtlarının tutulması, PCI DSS ve GDPR gibi düzenlemelere uyum için hayati önem taşır. Bu kayıtlar, kimin ne zaman hangi verilere eriştiğini izlemek için gerekli görünürlüğü sağlar.
3. Güçlü Çok Faktörlü Kimlik Doğrulama (MFA): Yetkisiz erişimi önlemenin en etkili yollarından biri olan MFA, GDPR ve CMMC gibi sıkı düzenlemeler kapsamında kimlik bilgisi koruması için zorunludur. MFA’nın kullanımı, parolalar tehlikeye girse dahi verilerin güvende kalmasını sağlar. Bu teknoloji, saldırganların erişim elde etmesini zorlaştıran ekstra bir güvenlik katmanı sunar.
4. Akıllı Ağ Segmentasyonu: Ağın daha küçük ve izole segmentlere bölünmesi, saldırı durumunda tehditleri sınırlamak için etkili bir yöntemdir. PCI DSS gibi düzenlemelerin gerektirdiği bu teknik, ağ içerisinde yanal hareketi engelleyerek riskleri azaltır. Segmentasyon, yalnızca yetkili trafiğin her segmente erişmesine izin vererek alan-özel kontrollerin uygulanmasını kolaylaştırır. Bu sayede izleme yetenekleri artırılır ve saldırı yüzeyi en aza indirilir.
5. Veri Şifreleme: Verilerin ister aktarım sırasında ister bekleme durumunda olsun, şifrelenmesi GDPR ve HIPAA gibi düzenlemeler kapsamında zorunludur. Güncel şifreleme standartlarının uygulanması, ele geçirilen verilerin doğru şifre çözme anahtarları olmadan kullanılamayacağını garanti eder. MSP’ler, şifreleme teknolojilerini güncel tutarak ve veri aktarım süreçlerini güvence altına alarak, özellikle uzak ya da karma çalışma ortamlarında verilerin korunmasını sağlamalıdır.
6. Yetkili Yazılım ve Sistemlerin Kullanımı: Tüm teknoloji varlıklarının doğru bir envanterini tutmak ve yalnızca yetkili yazılım ve sistemlerin kullanılmasını sağlamak, NIS2 ve CMMC gibi düzenlemelere uyum için kritik öneme sahiptir. Yetkisiz veya güncel olmayan yazılımların kullanımı hem düzenleyici uyumu hem de kurumsal güvenliği tehlikeye atabilecek ciddi güvenlik açıkları yaratır. MSP’ler, sistemlerin güncel ve düzenlemelere uygun olmasını sağlamak için sıkı kontrol mekanizmaları uygulamalıdır.