Marka ve iş dünyası, inovasyon ve marka yapılandırmayla kesişme noktasında nasıl kâr ve refah dalgası oluşturulabileceği konularını SB Brands Turkey konferansında ele aldı. 17 Eylül’e kadar devam edilecek konferans, dünyadaki en iyi yenileyici ve sürdürülebilir marka hikayelerini uzmanlardan öğrenme fırsatı sunuyor.
Sustainable Brands® Global Platformu’nun Türkiye buluşması olan SB Turkey 2021, pandemi nedeniyle ikinci kez dijital olarak gerçekleştiriliyor. ‘Regeneration (Yenilenme)’ temasıyla yapılan etkinliğin ilk gününde, dünyadan önde gelen konuşmacıların yanı sıra Türkiye’nin öne çıkan marka liderleri, sürdürülebilirlikte önem kazanmaya başlayan kavram ‘Rejeneratif Marka’nın iş yapış biçimlerinden tüketici davranışlarına kadar geleceği nasıl şekillendireceğini tartıştı.
‘Rejeneratif Marka’ döneminde bizi neler bekliyor?
Türkiye’nin en büyük dijital buluşmalarından biri olan SB Turkey 2021’nin açılış konuşmasını yapan Sustainable Brands Turkey Ülke Direktörü Semra Sevinç, günümüzde daha az zarar vermenin artık yetmediğini, markaların toplumu ve çevreyi kârlılıkla birlikte onaran ve geliştiren rejeneratif modellere geçmeye başladığını vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti: “Sürdürülebilirlik kriz listesinde bireyler markaları da sosyal ve çevresel sorunları aşmada yanlarında görmek istiyor. Bu da markalar için bir dönüşüm başlatıyor. Önceki kuşaklardan devraldığımız gezegeni ve toplumu, geleceğe daha iyi bırakmak durumundayız. Bugünün dünyasında, çevrede olan bitenin farkında olan, zorlukların çözümüne katkıda bulunan, hatta bu çözümü başlatan markalar lider olacak.” Bu yıl konferansın üç gün olarak planlandığını belirten Sevinç, ABD’den Yeni Zelanda’ya, Hollanda’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne dünyanın pek çok ülkesinden 100’e yakın konuşmacıyla bir araya geldiklerini söyleyerek, 17 Eylül’de “Brands for Good” hareketi odağında söylemden eyleme geçerek dünyada ve Türkiye’de neler olduğuna bakacaklarını ve markaların neler planladıklarını konuşacakları bilgisini verdi.
“Rejenerasyon” Greenwashing – Kendimize Söylediğimiz Yalanlar
Etkinliğin yıllardır değişmeyen moderatörü Goodvertising Agency Kurucu ve Kreatif Direktörü Thomas Kolster, “Bu konferansımızda sürdürülebilir, yenilenebilir markaları oluşturmak, konuşmak için fırsatımız olacak. Buradaki yenilenebilir ortam, buradaki hareketimiz değişimlere yol açacak” diyerek konferansın sunuşunu gerçekleştirdi.
Konferansın ilk oturumunda ‘“Rejenerasyon” Greenwashing – Kendimize Nasıl Yalan Söyleriz ve Bu Neden Önemli?’ başlıklı bir sunum yapan ödüllü yazar Carol Sanford, sistemin bir parçası olduğumuzu, gerçekten yaptığımız işlerin faydalı olup olmadığını fark etmek için kendisinin de fikirlerini sık sık yokladığını ifade etti. Sanford sözlerini şöyle sürdürdü: “İnandığımız şeylere tutunuyoruz, fikirlerimiz ideallere dönüşüyor. Einstein’ın dediği gibi “problemi ortaya çıkaran zihniyetle o problemi çözemezsiniz”. Herhangi bir şeyi parçalara bölerseniz bütünü göremezsiniz. Bütüncül olarak meseleye bakarsak geleneksel sorun yerine potansiyele ulaşabiliriz. İnsanlar göz boyanmasından nefret ediyor. Eğer gerçekten gerekeni yapmıyorsak, gezegenimize, toplumumuza, çevremize yardımımız olmayacaktır. Kötülük yapmamak yetmez, insanların iyilik de yapması lazım.”
Sürdürülebilir Gıda Sisteminde Pozitif Değer Zinciri Oluşturmalı
PepsiCo Türkiye Genel Müdürü Ece Aksel, gazeteci – yazar Elif Ergu Demiral’ın sorularını yanıtladığı oturumda gıdanın neleri başarabileceğinden bahsetti ve problemlerle yüzleşmek için nasıl bir önderlik gerektiğini anlattı. PepsiCo’nun 200’den fazla ülkede, 1 milyar insana gıda ve içecek temin ettiğini belirten Aksel “İklim değişikliği, gıda ve su tedariğinde yaşanan sorunlar gibi küresel konulara kapsamlı çözümler geliştirmek gerekiyor. Bizim gibi erişimi yüksek şirketler sorunların çözümüne destek vermesi bu nedenle kritik önem taşıyor. Tarım alanlarının sınırlı olması, kuraklık, çölleşme, su kaynaklarının alt yapısının bozulması, bizi “Pozitif Tarım, Pozitif Değer Zinciri”, “Pozitif Seçenekler” başlıkları altında çalışmaya götürüyor. Yiyecek fabrikalarımızda %50’ye yakın enerjiyi atıklardan biyogaz ve solar ile elde ediyoruz. 6 fabrikamız sıfır atıkla üretim yapıyor. Ürün ambalajlarının ayak izini azaltmayı hedefliyoruz. Tüketicileri bilinçlendirerek ilham vermeli ve onların da pozitifi seçerek markaları yönlendirmesini hedeflemeliyiz,” dedi.
Unilever’den Pozitif Güzellik
“Pozitif Güzellik – Eşitlikçi, Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Güzellik Yaklaşımı” başlıklı oturumda gazeteci Şirin Sever’in sorularını yanıtlayan Güzellik ve Kişisel Bakım Kat. Sorumlu Unilever Türkiye, Orta Asya, Kafkasya ve İran Pazarlama Direktörü Alper Eroğlu, Unilever’in sürdürülebilirlik geleneğinden gelen “pozitif güzellik” anlayışından bahsetti. Çevresel etkilerini azaltmak, gezegen ve insanlar için değer oluşturmak amacıyla taahhütlerde bulunduklarını belirten Eroğlu, sürdürülebilirliği tedarik, üretim ve satış olarak tüm süreçlerine yaydıklarını söyledi. Eroğlu şöyle devam etti: “İşimizi büyütürken dünyayı kurtarabileceğimizi son 10 yılda gösterdik. Hedeflerimizin %80’ini gerçekleştirdik. Yeni taahhütlerimiz var. 2030 yılına kadar fosil yakıtlardan kaynaklanan kirliliği ve karbon ayak izimizi azaltacağız. Pozitif güzellik, tüketicinin beklentilerinden yola çıkıyor ve zamanın ruhunu doğru okuyor. Tüketiciler markaların toplumsal tutumlarına dikkat ediyor. Kapsayıcılık yolunda önemli bir adım atarak ürünlerimizden normal kelimesini çıkarıyoruz.”
TrendWatching Uzman Trend Analisti Thomas Klaffke, “Beklenti ekonomisiyle amaç ekonomisinin birleştiği bir dönüm noktası yaşıyoruz. İnsanların beklentilerini karşılayan markalar var. İnsanlar için geçerli olan amaçlar edinme trendi var. Artık amaç ekonomisine geçmemiz gerekiyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde dünyayı iyileştirmek, herkesin yapması gereken bir şey haline gelecek. Özellikle gıda ve içecek üzerine çalışan şirketler tarımla ilgili hareket etmeye başladı. Güzellik sektörü yenileyici ambalajlara yöneldi. Tüketiciler markaların yeniden düşünmesini ve özellikle plastik atıklar konusunda harekete geçmesini istiyor” dedi.
The Really Regenerative Centre CIC Yaratıcı Stratejist Ve Kurucu Ortak Jenny Andersson, mekanın gücüyle ilgili şunları söyledi: “Hayat her ölçekte kendini yeniler. Doğa kendini korudu, dünya genel anlamda yaşam için bunu yapıyor. Her varlık, her yapı, her organizasyon evrimin eşit derecede katılımcısıdır. Kendi rollerini tanımlamalı ve devreye almalıdır. İnsanlar, toplumlar, şehirler bir bütündür. Biyobölgeler, ekobölgeler, ekosistem yaklaşımı büyük önem taşıyor. Global, standartlaşma değil, uyumlandırma gerekiyor.”
Sürdürülebilir bir marka nasıl inşa edilir sorusuna cevap olarak Mullenlowe Salt CEO’su Andy Last, “Bir tüketicinin değerlerini paylaştığı, perakendecilerin taahhütlerini paylaşan, düzenleyicilerin kriterlerine uyan markalar öne çıkıyor. 2021’de ESG, çevresel toplumsal değişiklikler tüketicilerin ve yatırımcıların önceliği haline geldi. Yıllar içinde yükseliş dediğimiz bir model gördük. Bu durum insanlar için iyi olduğu kadar gezegen ve şirket için de iyi.” dedi.
Rejeneratif Dönüşüm Stratejilerinde İş Modeli İnovasyonu ve E-Mobilite başlıklı oturumda Shell Yenilenebilir ve Enerji Çözümleri E-Mobilite Başkan Yardımcısı Roger Hunter ve Signify Küresel Sürdürülebilirlik Başkanı Maurice Loosschilder konuyu derinlemesine değerlendirdi. Hunter, “Enerjinin üretim biçimiyle değil, nasıl sunulduğu ve kullanıldığıyla ilgili çözüm gerekiyor. Shell olarak bizim hedefimiz 2050’ye kadar sıfır emisyonlu bir şirket olmak. Tüketici ne istiyor diye bakıyoruz. Elektrikli araçlar trendi artıyor ve ulaşım konusunda dönüşüm yaşanıyor. Shell olarak güvenli ve yaygın bir sistem için çalışıyoruz. 2030’a kadar Avrupa’da satılan araçların yarısının elektirikli olması öngörülüyor. Müşterinin alt yapıya güvenmesi, rahat olması, tekrar şarj edecek yer bulabilmesi büyük önem taşıyor. Mobilite dediğimiz şey bir serbesti, kendi yolculuğuna çıkma özgürlüğü aslında” derken Loosschilder, “Signify olarak karbon nötr bir firmayız. Bizim için sürdürülebilirlik olsa çok iyi olur türünden bir şey değil, şirketin her yerine nüfuz etmiş önemli bir konu. Kaynaklar, iklim değişikliği, enerji, materyaller diye düşündüğünüzde nüfus artışıyla daha büyük sorunlar bizi bekliyor. Hâlâ yapılacak çok şey var. Üreticileri, perakendecileri, tedarik zincirini, politikacıları dürtüyoruz. 2025 yılı programımızla çevreye olan pozitif etkimizi ikiye katlamak istiyoruz” dedi.
Geleceğin Rejeneratif Stratejileri başlıklı oturumda Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ önce Kordsa CEO’su Ali Çalışkan ile “Geleceğin Ulaşımı” konusunu, ardından Kalkınma Yatırım Bankası GMY (Yatırım Bankacılığı, Proje Değerlendirme, Sürdürülebilirlik ve Etki Yönetimi, Kurumsal İletişim) Seçil Yıldız ile “Geleceğin Finansmanı” konusunu irdeledi. Çalışkan, “Müşterilerimizden geri dönüşümlü malzeme talebi geliyor. Biz de reçetenin farklılaştırılabileceğini ve tehlikeli kimyasalları azaltılabileceğimizi bulduk. Reçeteyi değiştirerek endüstri standartlarını da değiştiriyoruz. Şirketimizde açık inovasyon havuzumuz var, kaynağımızı açıyoruz. ARGE’nin tek başına ayakta kalması kolay değil. Açık inovasyonla, tedarikçisiyle, müşterisiyle, gerektiğinde rakiple birlikte ilerliyor.” dedi. Yıldız ise, “Türkiye’de önemli 5 alan şöyle; yenilenebilir enerji yatırımları, kadınların güçlendirilmesi, göç ve finansal hizmetlere erişim. Uluslararası tematik kaynakların ülkemize getirilip kullanılmasını sağlamak önem taşıyor. Daha çok yatırımcıya yayılmasını sağlamayı hedefliyoruz. Sahip olduğumuz dönüştürücü gücün ve sorumluluğun farkındayız. KOBİ’lere destek ile istihdama katkı projelerimiz var. Etki yatırımı danışma kurulu kurucu üyelerinden biriyiz.” dedi.
Winston Eco-Strategies Kurucu ve Yazar Andrew Winston, “ABD’de olan her şeyin dünyaya büyük etkileri oluyor. İşleri yapma şeklimiz, kullandığımız teori, retorik çok önemli. Eski usul kapitalizmin sonu geliyor. Finansal kapitalizmin sorgulanmaya başlandığı bir dönemdeyiz. Pandemi, gelir eşitsizliği, iklim gibi konular toplanarak yeni bir tartışmayı başlattı. Sürdürülebilirlik sadece ayak izi olmaktan çıktı toplumsal rolleri de etkilemeye başladı. Temiz etiket hareketi var, içinde ne var, kim üretti, karbon-su ayak izi nedir? Sürdürülebilir alınca kendini daha iyi hissettiğini söyleyenlerin oranı gün geçtikçe artıyor. Genç nesiller de katılınca bu istatistiklerin kalıcı olacağına inanıyoruz. Şirketler çevresel sorunları çözdükleri için karlı hale gelecekler. Z kuşağı işe gireceği şirkete böyle bakıyor. Net sıfır hedefi yeterli değil. Son 5 yılda kayda değer bir değişim oldu ama daha çok yolumuz var. Hem satış yapmak hem sorun çözmek harika bir şey” dedi.
SB Turkey 2021’in ilk gününde öğleden sonra “Sürdürülebilirliğin Dönüşümü” başlıklı oturumda L’Oréal Türkiye Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, dünyayı harekete geçiren güzelliği oluşturmayı amaçladıklarını ifade etti. Dünyanın büyük bir hızla değiştiğini, 2030’larda nüfusun 8 milyara çıkmasının beklendiğini, bunun da kaynakları paylaşacağımız kişi sayısının artması demek olduğunu belirten Gökçen, yoksulluğun yaygınlaşmasının insanların güvensizliğe doğru sürüklenmesine yol açtığını söyledi. Gökçen sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğaya verdiğimiz zarara karşı hep birlikte harekete geçmemiz lazım. Biyosferin çeşitliliği azalıyor. 2050’de okyanuslardaki plastik sayısının balık sayısını geçeceği öngörülüyor. Dünya Sağlık Örgütü, son 100 yılda 4, son 10 yılda ise 4 salgın ilan etti. Gezegenimizin sınırlarına saygı duyarak işimize geliştirmekle sorumluyuz. L’Oréal olarak bütün planlarımızı bu sınırlara göre geliştirdik. L’Oréal Türkiye tarafında bütün malzemelerimizi eko tasarıma dahil ettik. %100 yeşil enerji kullanıyoruz. Su atığı ve diğer atık yönetimimizi iyileştirdik. Karbon emisyonumuzu hem üretimde hem tüketiciye ulaşımda azalttık.”
Etkinliğin ikinci gününde SB Turkey 2021’de İnovasyondan Mutfağa ve Sanata Farklı Konular Konuşulacak
SB Turkey 2021 kapsamında konunun uzmanları sürdürülebilir yaşamlar için ilham vermeye devam edecek. İnovasyondan mutfakta israfı azaltmaya, çalışanları motivasyondan sürdürülebilir sanata uzanan farklı konular ele alınacak. Etkinliğin son gününde ise “SB Brands For Good” Türkiye Hedefleri ve Yol Haritaları açıklanacak.
SB Turkey 2021 Konferansı, rejenatif marka dönüşümü için çalışan Loreal, Nestle,Unilever, Pepsico, Fairy, Hepsiburada, Metro, Tencel, Coats, Shell, Yapı Kredi, Kordsa, Signfy, KTSM, İpeker, Yıldız Holding, Kalkınma Yatırım Bankası markalarının destekleriyle gerçekleşiyor.