Dünyada ve Türkiye’de dijital teknolojiler, işletmelerde ve endüstrilerde güçlü değişim ve dönüşümler yaratmaya devam ediyor. Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafından hazırlanan “Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi 2021 Raporu”, Türkiye’nin 2020 yılında 3,03 olan dijitalleşme endeksinin 2021 yılında 3,24’e yükseldiğini ortaya koyuyor. Bu noktada uzmanlar, pandeminin yaşantımızda teknolojiyi nasıl ön plana çıkardığını da unutmamamız gerektiğine dikkat çekiyor.
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü Işıl Hasdemir, “İş yapış şekillerimizde ve teknolojide hızlı değişimler yaşadığımız bu dönemde Türkiye genelindeki kuruluşlar, hiper dijital bir dünyada rekabet etmelerini sağlayan BT altyapılarını dönüştürmeye odaklanıyor. Bu dijital dönüşüm gündemi ülkemizdeki sağlık, bankacılık ve eğitim gibi sektörleri ve kamu hizmetlerini iyileştirmeye yönelik çalışmaları temsil ediyor. 2022’ye girdiğimiz bu günlerde, Türkiye’deki müşterilerimiz ve iş ortaklarımızla yaptığımız görüşmeler tek bir ortak bir tema etrafında toplanıyor: Uzun dönemde dijital dönüşümü nasıl ele almalıyız? Kuşkusuz, teknoloji endüstrisi hızla gelişmeye devam ederken dikkatimizi, dönüşümü yönlendirecek ve önümüzdeki on yıllık sosyal ve ekonomik büyümeyi hızlandıracak değişimlere vermeliyiz” dedi.
Hasdemir, söz konuşu değişimlerin beraberinde ne gibi fırsatlar getireceğine de değinerek 2022 ve sonrasında Türkiye ve dünyayı bekleyen teknolojik yeniliklere dair öngörülerini paylaştı.
1. Önümüzdeki 10 yıl boyunca veri öne çıkacak
Veri artık günümüzde yeni para birimi olarak karşımıza çıkıyor. Kuruluşlar faaliyetlerinde, iş uygulamalarında ve süreçlerinde dönüşümü benimsemek ve verilerden maksimum değer elde etmek istiyor. Diğer yandan doğru verilerin doğru zamanda doğru yere taşınmasını sağlamak için çaba sarf ediyorlar. İnovasyon çarkını döndüren en önemli şey veri olduğuna göre, 2022’ye girdiğimiz bu günlerde CIO’lar veri görünürlüğünü en önemli BT gerekliliklerinden biri hâline getirecekler. Kuruluşların, BT altyapılarını basitleştirerek ve otomatize ederek dijital dönüşümlerini hızlandıracaklarına, sistem ve hizmetleriniyse daha fazla kontrol ve netlik sağlayan bütünsel çözümlerle konsolide edeceklerine şahit olacağız.
2. Dijital dönüşümde başarının en önemli unsuru: Veri güvenliği
Dijital dönüşüm, güvenliği ve güveni sağlamak için dayanıklı bir siber temel gerektiriyor. Türkiye’de siber güvenlik hızlı dijitalleşme sayesinde devlet kurumları ve işletmeler için kritik bir öncelik haline geldi. Örneğin, Türkiye’nin Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı, katı siber suç düzenlemeleriyle ulusal siber güvenlik stratejilerini güçlendirmeyi ve böylece kritik altyapıyı korumayı amaçlıyor. Sağlam bir kurtarma stratejisinin varlığı işlerin kaldığı yerden devam edebilmesini sağlamak için kritik bir unsur. Bu nedenle kuruluşların, kurtarmayı genel risk yönetimi stratejilerinin önemli bir parçası olarak ele almalılar. Bilgi güvenliği yöneticilerinin de (Chief Information Security Officers – CISOs), siber güvenliği artıracak ve yıkıcı siber saldırılardan en az hasarla kurtulmalarına yardımcı olacak teknoloji ve hizmetleri araştırmaları gerekiyor.
3. İş başarısının anahtarı BT’yi yalınlaştırmak
Tercih şansı, esneklik, yatırımın korunması, bugün ve gelecek için tasarlanmış teknolojiler – uçta, çekirdekte veya bulutta… Kuruluşlar, işlerinde gerçek bir dönüşüm elde etmek için BT altyapısı, uygulamalar, cihazlar ve güvenliği bir araya getirebilecek bağlantılı bir ekosistem arıyor. Ancak giderek daha da çeşitlenen bulut ortamı, BT’nin karmaşıklaşmasına neden oluyor. Bu nedenle ortamları birleştiren ve riski azaltan çoklu bulut stratejisine sahip olmak başarıya giden yolda kilit rol oynayacak.
4. Akıllı bilgisayarlar çalışmayı ve oyun oynamayı daha sorunsuz, akıllı ve eğlenceli hâle getirecek
İnsanlar hibrit çalışma modellerine uyum sağladıkça teknoloji de gelişmeye devam edecek. Cihazlarla ilgili kullanıcı deneyimlerini iyileştirmek için çok yakında yapay zekâ, bulut ve gelişmiş bağlanabilirliğin bir araya getirildiği bir kombinasyon göreceğiz. Örneğin akıllı yazılımlar, bir video konferansta ne zaman görünmek istemediğinizi cihazınızın anlamasına yardımcı olacak. Yeni uygulamalar ve hizmetler iş birliğini daha kolay ve daha organik hâle getirmeye devam edecek. Kullandığımız sistemlerde de işlevsellik açısından iyileştirmeler yapıldığını göreceğiz. PwC Türkiye’nin hazırladığı “İnsan Kaynakları Liderlerinin Gündemi” raporuna göre İK liderlerinin %94’ü hibrit çalışma modelinin kalıcı olacağı konusunda hemfikir.
5. Yapay Zekâ, 5G ve Makine Öğrenimi hız kazanıyor
Yapay zekâ (Artificial Intelligence – AI) ve Makine öğrenmesi (Machine Learning – ML) kullanımı, dijital ekonomiler büyüdükçe ve hükûmetler faaliyetlerinde teknolojiyi ön plana çıkardıkça artacak. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu tabloyu göreceğiz. Türkiye’nin Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi (2021-2025) yapay zekâ teknolojilerinin küresel ekonomik yapı üzerinde internet devriminden daha büyük bir etkiye sahip olacağına işaret ediyor. Diğer yandan Türkiye bu strateji doğrultusunda, uluslararası yapay zekâ endekslerinde ilk 20 ülke arasında yer almayı hedefliyor ve yapay zekânın GSYİH’ye yüzde 5’e varan oranda katkı sağlamasını planlıyor. Türkiye’de özel sektörde de durum farklı değil. TÜBİSAD’ın Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2020 Pazar Verileri ve Trendleri Raporu’na göre, yapay zekânın 3 yıl içerisinde şirketlerini dönüştüreceğini belirten şirketlerin oranı yüzde 75, endüstrilerini dönüştüreceğini belirten şirketlerin oranıysa yüzde 61.
Yapay Zeka alanındaki bu gelişmelere ek olarak Türkiye’de IoT cihazlarının çoğalmasını sağlayan 5G’nin yaygınlaşması, işlerde otomasyonun artmasını ve verilere/analitiklere erişim kolaylığı sağlayacak. Bu doğrultuda, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yürütülen “Uçtan Uca Yerli ve Millî 5G” projesi devam ediyor. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, 2022’nin sonunda 5G ihalesinin yapılacağı ve 2023’te Türkiye’nin ilk 5G hizmetlerinin operatörler tarafından verilmeye başlanacağı bildirildi. Dolayısıyla iş süreçlerini 5G, Yapay Zekâ ve Makine Öğrenmesi gibi teknolojilere uygun hâle getirmek için artık kaybedecek zaman yok.
Özetle kuruluşların, değişimin hızına ve dijital geleceğe uyum sağlamak için en son teknolojilerden yararlanmanın yollarını bilmesi ve doğru anlaması gerekiyor. Açıkça görülüyor ki bulut, AI, ML, Edge ve IoT, depolama, veri analitiği, güvenlik gibi teknolojiler BT yatırımlarının ön saflarında yer almaya devam edecek. Söz konusu teknolojiler, kuruluşların hibrit ve dijital çağda başarılı olabilmek için nasıl çalışmaları gerektiğini de hızla değiştirecek. Pandeminin başlangıcından bugüne kadar geçen sürede, teknoloji odaklı inovasyonun, hayati öneme sahip endüstrilerin ayakta kalmasında son derece önemli rol oynadığını gördük. Bu teknolojilerden etkin bir şekilde yararlanılması durumunda Türkiye’nin uzun vadede “daha iyisini inşa etmek” için çıkılan bu küresel yolculuğa öncülük edeceğini söyleyebiliriz.