EY, teknoloji sektörünün her yıl yakından takip ettiği “Teknoloji şirketleri için en büyük 10 fırsat” araştırmasını duyurdu.
Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi EY (Ernst & Young), her yıl hazırladığı “Teknoloji şirketleri için en büyük 10 fırsat” araştırmasının en güncel versiyonunu yayınladı. Araştırma, teknoloji şirketlerini en fazla etkileme potansiyeline sahip olan 10 önemli fırsat alanını sıralıyor.
Teknoloji şirketlerinin günümüzde yüksek enflasyon, enerji krizi ve düşen tüketici güveni gibi sorunlarla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken EY araştırmasında öne çıkan fırsatlar arasında, aktif bir birleşme ve satın alma (M&A) stratejisinin benimsenmesi ilk sırada yer alıyor. Araştırma, değerlemelerdeki düşüşün sürmesiyle birlikte, birleşme ve satın alma anlaşmalarına yönelik talebin 2023 yılında geri döneceğini vurguluyor. Bu öngörü, teknoloji sektöründeki CEO’ların %72’sinin bu yıl boyunca birleşme ve satın alma işlemlerini sürdürmeyi planladığını ortaya koyan bir EY araştırması tarafından da destekleniyor.
Araştırmada, son dönemde tedarik zincirini iyileştirmeye yönelik adımların siyasi, ekonomik ve finansal ortamda yaşanan krizler nedeniyle ciddi bir sekteye uğradığı vurgulanıyor. Teknoloji şirketlerinin operasyonlarını yerelleştirme yönündeki çabalarına hız vererek jeopolitik olarak istikrarsız coğrafyalara bağımlılıklarını azaltma olanağı da fırsatlar sıralamasında üçüncü sırada yer alıyor.
Teknoloji şirketleri için en önemli 10 fırsat alanı:
1. Aktif bir birleşme ve satın alma stratejisi benimseyin: Birleşme ve satın alma (M&A) stratejisi, teknoloji şirketleri için önemli kazançlar sağlama potansiyeline sahip. Birleşme ve satın alma anlaşmalarının son dönemde piyasadaki dalgalanmalar ve finansal çalkantılar nedeniyle yavaşlaması, güçlü bilançoya sahip kurumsal alıcılar için fırsatları artırıyor.
2. “Oyunu değiştiren” platform ekosistemleri üzerinde iş birliği yapın: Tüm dünyada kuruluşlar; bulut platformları üzerinde buluşuyor, bu alanda rekabet ediyor ve hizmetler sunuyor. Bu durum ise bulut teknolojisini, yeni çözüm geliştirme için tüm bileşenlere kolayca ulaşılabilecek dev bir pazara dönüştürüyor. Bu doğrultuda kuruluşlar, daha geniş çaplı düşünerek inovasyona yatırımla ve üçüncü taraflarla iş birliği yaparak ortak hedefler etrafında organize olabilir böylece blok zinciri, Web 3 ve metaverse gibi yeni nesil teknolojilerden yararlanarak daha hızlı ve etkili sonuçlar elde edebilir.
3. Yerelleştirme çabalarınızı ikiye katlayın: Jeopolitik gerginlikler ve doğal afetlerden kaynaklanan yapısal risklere yanıt vermek için tedarik zincirlerini iyileştirmeye yönelik çabaların yeterli olmayacağı anlaşıldı. Sektörün, endüstriyel ayak izini birden çok coğrafyaya yayması gerektiğinden dolayı büyük çaplı bir yenilenme gerekiyor. Bu durum da, önümüzdeki birkaç yıl içinde önemli maliyet artışlarına yol açacak ve büyük yatırımlar gerektirecektir.
4. Sürdürülebilirliğe öncelik verin: Çevresel, sosyal ve yönetişimin (ESG) tüm yönleri kurumsal şirketlerin gündeminde önemli bir yere sahip. Araştırma, çevresel sürdürülebilirliğin teknoloji sektörünü 2023’te önceki yıllara göre daha fazla etkileyeceğini vurguluyor. Şirketler, emisyonlar ve iklim değişikliği riskleri hakkında açıklama yapma konusunda yeni düzenlemelere uyma ve emisyonla ilgili vergi cezalarından kaçınma zorunluğu ile karşı karşıya.
5. “Kullandıkça öde” modelini sunun: Teknoloji şirketleri, tüketime dayalı iş modellerini keşfetmeli. EY araştırması; teknoloji, medya ve telekom şirketlerinin gelirlerinin bir kısmını “hizmet olarak her şey” yani XaaS modellerinden elde ettiğini gösteriyor ve aboneliklerin ise en etkili yöntem olduğunu ortaya koyuyor.
6. Gelir optimizasyonu için analiz araçlarını kullanın: Teknoloji şirketleri, tedarik zincirinin görünürlüğünü artırmak, riskleri azaltmak ve gereken erken uyarıları almak için analitik araçlara ciddi yatırımlar yaptı. Veri analitiğinin yararı, yalnızca tedarik zincirindeki süreçleri optimize etmekle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda gelir optimizasyonu için de önemli bir potansiyel barındırıyor. Bu da, teknoloji şirketleri için oldukça cazip bir fırsat anlamına geliyor.
7. Uç bilgi işlem (edge) bilişim sistemine yatırım yapın: Nesnelerin interneti (IoT) teknolojileri geliştikçe, kuruluşların temassız ödemeler, robotik üretimler, akıllı ev sensörleri ve sürücüsüz araçlar gibi kaynaklardan gelen ve sürekli artan büyük miktardaki verileri işlemesi gerekiyor. Bu ise gerçek zamanlı yanıtlara ihtiyaç duyulduğunda oldukça maliyetli ve zaman alıcı bir süreç oluyor. Teknoloji şirketleri, 2023 yılında operasyonları ve deneyimleri iyileştirmek için uç bilgi işlem sistemlerine yatırım yapmayı da değerlendirmeli.
8. Veri güvenliğini sağlayın: Siber güvenliğe yatırım yapmak, her yıl olduğu gibi 2023’te de temel bir öncelik durumunda. Veri miktarı büyümeye devam ediyor, şirket ağlarının boyutu uç bilgi işlem ve hibrit çalışma ile daha da genişliyor; kötü niyetli aktörlerin sayısı ise jeopolitik gerilimlere bağlı olarak sürekli artıyor. Düzenleyici denetimler sıkılaşırken verileri koruyamamanın bedeli olarak yaptırımlar da artıyor. Kuantum bilgi işlem ve blok zinciri gibi yeni nesil teknolojilerin tehdit ve güvenlik parametrelerini değiştirdiği bu dönemde teknoloji şirketleri; altyapı, ürün/veri güvenliğini sağlamak ve en yeni araçlardan ve teknolojilerden öncelikli yararlanabilmek adına ortaklar ve tedarikçilerle yakın iş birliği yapmalı.
9. Çevik bir yetenek stratejisi izleyin: Pandemi; teknoloji sektöründe başarılı yeteneklere erişim olanaklarını ciddi biçimde sarstı. EY’ın iş gücü alanında gerçekleştirdiği bir araştırma, sektördeki çalışanların %56’sının daha yüksek ücret, daha iyi sağlık programları ve daha fazla kariyer fırsatı aramak için işlerinden ayrılmayı düşündüklerini gösteriyordu. Uzun vadeli büyümeyi hızlandırmak isteyen sektör bugün ise yalnızca yetenek eksiklikleri ile değil, aynı zamanda sert ekonomik rüzgarlara yanıt olarak işe alımların dondurulması ve işten çıkarmalarla da uğraşıyor.
10. Küresel asgari vergi reformuna hazırlanın: Dünyanın dört bir yanındaki kuruluşların teknoloji, vergi ve finans ekiplerinin, küresel asgari vergilendirme kurallarının etkilerini anlamak için hazırlıklı olmaları gerekiyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) bu alanda yeni düzenlemeler inşa etme yolundaki çabalarının merkezinde teknoloji şirketleri ve ekonominin dijitalleşmesi yer alıyor. Şirketler; ihtiyaç duydukları vergi teknolojisi araçlarının, tedarik zinciri seçimlerinin ve işletim modeli değişikliklerinin vergi oranlarına etkileri de dahil olmak üzere bir dizi faktörü değerlendirmek zorunda kalacaklar.
EY Türkiye Telekomünikasyon, Medya ve Teknoloji (TMT) Sektör Lideri Emre Beşli, araştırma ile ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:
“EY araştırması, tüm olumsuzluklara rağmen teknoloji sektöründe birleşme ve satın alma anlaşmalarına yönelik talebin geri döneceğini gösteriyor. Yatırım yapmak ve yeni iş modellerini test etmek için uygun bir zaman olduğunu ortaya koyan araştırmada teknoloji şirketlerinin bu alanda aktif bir strateji benimsemeleri, fırsatlar arasında ilk sırada yer buluyor. Teknoloji şirketleri için yeni pazarlara açılma ve sağlık teknolojileri gibi bağlantılı sektörlerdeki satın almalar sayesinde, portföylerin yapay zekâ gibi yeni nesil teknolojilerle güçlendirilmesi fırsatları da söz konusu. Bunun yanı sıra araştırma, tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılmasına ve yerelleştirilmesine ya da yakın konumlandırılmasına yönelik çabaların süreceğine de işaret ediyor. Teknoloji şirketlerinin odaklanması gereken alanlardan biri de yetenekli iş gücünü elde tutabilme baskısı. Ayrıca araştırma, teknoloji sektörünün temelde güçlü olduğuna ve ekonomik büyümenin itici gücü olmak için olumsuz koşulların üstesinden geleceğine olan inancı vurguluyor.”
EY’ın konuyla ilgili araştırmasına EY web sitesi üzerinden ulaşılabiliyor.