İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya Bölümü ve STS Turkey Bilim ve Teknoloji Çalışmaları Türkiye Araştırma Ağı işbirliği ile düzenlenen STS TURKEY 2022 Konferansı santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleşti. “Güncel Soru: STS Nedir?” başlığı altında düzenlenen konferansta farklı disiplinlerden akademisyenler ile yüksek lisans ve doktora öğrencileri STS’nin bu disiplinlerdeki işleyişini anlattı
İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya Bölümü ve STS TURKEY Bilim ve Teknoloji Çalışmaları Türkiye Araştırma Ağı işbirliğinde düzenlenen STS TURKEY 2022 Konferansı “Güncel Soru: STS Nedir?” başlığı altında farklı disiplinlerden akademisyenler ile yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin katılımıyla santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleşti.
2018 yılından bu yana düzenlenen STS TURKEY Konferansı, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Burak Özçetin ile Medya Bölüm Başkanı Doç. Dr. Erkan Saka’nın açılış konuşmalarıyla başladı.
Konferansta “Kuantum Teknolojilerinin Demokratikleşmesi” başlıklı araştırmasını aktaran Karlsruhe Institute of Technology’den Zeki C. Seskir, kuantum teknolojilerinin demokratikleşmesi için gerekli koşullardan bahsetti. Seskir, “Demokratikleşme çabaları altında kuantum teknolojilerinin erişilebilirliğine odaklanılıyor. Alan dışı uzmanlar da bu teknolojilere erişebiliyor. Devlet yatırımlarının bu konu üzerinde ciddi katkısı söz konusu. Aynı zamanda start up’lara da destek veriliyor” dedi.
Japonya’nın Akıllı Toplum Projesi: Toplum 5.0
“Toplum için Bilim ve Teknolojinin Japoncası-Toplum 5.0”başlığında sunum yapan Toplum 5.0 Enstitüsü’nden Dr. Yıldız Tuğba Kurtuluş Kara, Japonya’nın toplum 5.0 (akıllı toplum) projesini anlattı. Bu kavramın özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için neden önemli olduğuna değinen Kara, “Bu vizyon toplum merkezli ve sorun çözme odaklı bir proje olarak akademi, dünya toplumunu ve siyasetçileri bir araya getiren bir yaklaşım. Teknolojik ilerlemede insanı kayıran bir denge kurulmaya çalışılıyor. Japonya 65 yaş nüfusunun en yoğun olduğu ülke. Sosyoekonomik sorunları çözmek için yaşlı nüfusun sürdürülebilirliğini sağladılar. Japonya bu projeleri kendi sorunları için üretti ama şu anda bunu dünyaya ihraç ederek bir güç olarak kullanıyor” dedi.
“Sosyal ve Beşerî Bilimler ve Gelecek” başlığı altında bir konuşma yapan ODTÜ Makina Mühendisliği ve TÜBİTAK-MAM araştırmacısı Prof. Dr. İskender Gökalp ise gelecekte çevre ve enerji sorunlarının yoğun olarak tartışılacağını söyledi. Gökalp, “Geleceği şekillendiren sosyoteknik senaryolar bizi ilgilendiren konuların başında geliyor. Geleceği düşünürken kurgu ve hayal gücü önemli. Bu fikirle sosyoteknik hayaller perspektifinde bir yere varıp varamayacağımızı test etmek için ek yollar ve bulvarlar açmak istedik” dedi.
“Teknolojik Ürünlerle İlgili Bilgi ve Deneyim Sahibi Olmak, Üniversite Öğrencilerinin Tamir Hakkına Yönelik Tutum Farklılıklarını Açıklamada Bir Etken Midir?” sunumunda Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Dr. Mustafa Serdar Köksal, teknoloji okuryazarlığı sayesinde teknolojiyi kullanmanın tamir hakkı bilincini oluşturmasını ele aldı. Serdar, “Bilgili ve deneyimli müşteriler tamir hakkına yönelik daha fazla farkındalığa sahip. Eskiyen veya bozulan ürünlerin çöpe atılmak yerine tamir edilerek farklı amaçlarla yeniden kullanılması önemli. Döngüsel ekonominin sağlanabilmesi için teknolojik ürünlerin kullanım ömrünün artırılması gerekiyor” dedi.
‘Çocukların teknoloji ve yapay zekâya yoğun ilgileri var’
“Yapay zekâ bebek gibi!” Çocukların Teknolojik Gelişmeler Üzerine Yorumları” sunumuyla söz alan İstanbul Arel Üniversitesi’nden Seran Demiral, “Çocukların teknolojiyle karşılaşmasının bize ne söylediği” konusuna yanıt aradı. Demiral, “Çocukların teknoloji ve yapay zekâya yoğun ilgileri var. Çevre ve benzer kaynaklı sorunlarının sorumluluğunu yapay zekâya devretme eğilimindeler. Sanal ortamı özgürleştikleri bir alan olarak görüyorlar” dedi.
“Tasarım, Yeni Medya ve Teknoloji” başlığında “Görünmezlik: Saldırgan Şehirler, Evsizlik ve Cinsiyet” konusunda sunum yapan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Mert Akol ise “Saldırgan tasarımda evsizler ve evsiz kadınlar görünmez hale geliyor. Evsizlik sadece yoksulluk sorunu değil çok boyutlu bir konu. Erkekler açıkta, sokakta uyuyabiliyorken kadınlar evsizliklerini saklama ihtiyacı hissediyor. Kadınlar evsiz kalırken yanındaki bir çocuk da evsizliğe mahkûm olabiliyor Sadece fizyolojik farklılıklar bile barınamayan bir kadın için ek zorluklar getiriyor” dedi.
Makine çevirileri çevirmenlerin yerini alabilir
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Azer Kılıç, “Makine Çevirisi Karşısında İnsan Çevirmenler: Güncel Deneyimlerden Gelecek Tahayyüllerine” adlı çalışmasında nöral makine çevirilerinin insan çevirilerinin geleceğine etkilerini aktardı. Kılıç, “Uzun vadede belirli alanlarda makine çevirileri, çevirmenlerin yerini kısmen de olsa alacak. Teknik çeviri gibi alanlarda makine çevirisi riski yüksek ancak edebiyat gibi alanlarda otomasyon çevirinin daha düşük olacağı düşünülüyor. İş kaybı, düşük ücret, çeviri kalitesinde düşüş ve yaratıcılığın engellenmesi gibi olumsuz yönler ise makine çevirilerinin olumsuz etkileri olarak karşımıza çıkacak” dedi.
Fail Ağ Teorisi ve Hidrojen başlıklı özel oturumda konuşan Orta Doğu Teknik Üniversitesi sosyoloji araştırmacıları Ceylin Özyurt, Suat Tekin, Ilgın Yılmaz, İbrahim Buğra Yenioğlu ve Fikret Tamer ise, sosyolojide fail ağ kuramına değindi. Hidrojeni bir kimlik olarak tanımlayan araştırmacılar, hidrojenle birlikte döngüsel ekonomi ve karbonsuzlaşmanın önemi, hidrojen üretim metotları, enerji sisteminin jeopolitiği gibi konuları ele alarak bu konuda çok katmanlı aktörlerin devreye girmesi ve enerji devriminin gerçekleşmesi adına daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu anlattı.