Kurulu güçte yenilenebilir enerjinin payı %50’yi geçerken, Türk rüzgarı 11 GW’nin üzerinde toplam kurulu gücüyle de dikkatleri üzerine çekiyor. Türkiye’nin rüzgar enerji kapasitesini son 10 yılda 10 kat artırmasının ve geleceğini ivmelenerek şekillendirmesinin ülke ekonomisine ciddi katkıları olduğunu belirten Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, Türk rüzgarındaki başarı sırrının modern teknolojilere yapılan yatırım ve istihdam yetkinliği olduğuna dikkat çekiyor.
Devamlı kötüye giden küresel iklim koşulları, fosil yakıtların yetersizliği ve ekonomik dengesizlikler, rüzgar enerjisini her geçen gün daha değerli kılıyor. Yenilenebilir kaynaklara yatırım yapan ülkelerin sayısı artmaya devam ederken WindEurope tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye, 2021 yılında Avrupa’da en çok rüzgar enerjisi kurulumu gerçekleştiren Birleşik Krallık, İsveç ve Almanya’dan sonra 4. sırada yer alırken toplamda Avrupa’nın en büyük 7. rüzgar ülkesi konumunu da koruyor. Rüzgar enerji kapasitesini 10 yıl içinde kat kat artırarak 11 GW’nin üzerine çıkaran Türkiye, rüzgar enerjisindeki gücüyle ülkedeki 12 milyon hanenin elektriğini rüzgardan karşılıyor. Bu başarının ardındaki sırrın modern teknolojilere yapılan yatırım ile yerli ve uzman teknik kadronun istihdamı olduğunu paylaşan Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, Türk rüzgarına yön veren bu iki önemli formülün detaylarını aktarıyor.
Geleceğin Enerjisinde Yetkin İstihdam Önemli Rol Oynuyor
Son yıllardaki yatırımlarla kurulu gücü 11.101 MW’ye ulaşan ve 2030 yılına kadar 30 GW’ye kadar çıkarılması hedeflenen rüzgar enerjisindeki verimlilik, rüzgar türbinlerinin bakım ve onarım hizmetlerine bağlı. Dolayısıyla rüzgar enerjisi sektöründeki gelişmenin yetkin istihdamla doğru orantılı olduğu görülüyor. Yurtiçi ve yurtdışındaki rüzgar enerjisi santrallerine tüm teknik servis hizmetlerini sunan Ülke Enerji’nin Genel Müdürü Ali Aydın, türbinlerden yüksek verimlilik elde etmek için büyük role sahip teknisyenlere ciddi eğitim maliyetleri ayırdıklarını paylaşıyor. “Müşterilerimizin tamamı iş güvenliği ve enerji üretim sürekliliği konularında oldukça hassas, dolayısıyla çalışan eğitimlerinin teknik yetkinliklere odaklandığı kadar çalışılan projenin katma değerini de gözetecek şekilde tasarlanmasına özen gösteriyoruz. Teknisyenlerimiz, bizzat Avrupa’daki uygulama sahalarında tamamladıkları eğitim döneminin ardından Türkiye’deki santrallerde görev almaya başlıyorlar.” açıklamalarında bulunan Aydın, Türkiye’nin enerji alanında ivmesini koruyabilmesi için sektörde çalışmaya aday gençlerin de uluslararası standartlarda eğitimlere hazır ve dünyadaki gelişmelere açık bireyler olarak kendilerini geleceğe hazırlaması gerektiğini vurguluyor.
Modern Teknoloji Yatırımları Türk Rüzgarının Köklerini Oluşturuyor
Türkiye’deki rüzgar türbinlerinin verimlilik başarısı, yerli kaynaklarla elde edilen elektrik kapasitesi üzerinde büyük bir etkiye sahip. Enerji bağımsızlığına ihtiyacın her geçen gün arttığı bu dönemde, Ülke Enerji’de rüzgar santrallerine sunulan hizmetler kapsamında türbin bakım planlarını organize etmek ve önceliklendirmek için birçok noktadan toplanan veriler kullanılıyor. Dişli kutularından türbin kanatlarına kadar farklı noktalardan elde edilen bu veriler kullanılarak gerçekleştirilen analizler sayesinde üretim verimliliği henüz düşmeden arızalara gerekli müdahaleler yapılarak rüzgar türbinlerinin kondisyonu korunuyor. Dijitalleşmenin gücüyle birlikte rüzgar türbinlerinde enerji üretim verimliliğini artırdıklarına dikkat çeken Ali Aydın, Türk rüzgarının köklerini oluşturan teknoloji yatırımlarının gelişmenin sürdürülebilirliği için büyük öneme sahip olduğunu vurguluyor.