Bir süredir, beşinci nesil telekomünikasyon ağı veya 5G, dijital ekonomimizi geliştirmek ve bağlantılı dönüşümümüzü ilerletmeye yönelik en kritik yapı taşlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. 5G’nin dünya çapında yaygın bir şekilde kullanılmasına ve sunduğu cezbedici vaatlerine rağmen, 5G’nin kurumsal kullanımı henüz başlangıç aşamasında.
Türkiye özelinde baktığımızda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, “Uçtan Uca Yerli ve Millî 5G” projesi kapsamında kendi 5G altyapılarını kurma çalışmalarını sürdürüyor. 3 mobil operatörün “5G İletişim Teknolojileri Kümelenmesi”ne katılımıyla başlatılan ve TÜBİTAK tarafından desteklenen proje kapsamında, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu Haziran 2021’de gerçekleştirilen “5G Yerli Ürünler Lansman Toplantısı”nda 5G teknolojisiyle ilk bağlantıyı gerçekleştirdi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından açıklanan plana göre, 5G için 2022’nin sonlarına doğru ihale yapılacak ve Türkiye’nin ilk 5G hizmetleri 2023 yılında operatörler tarafından verilmeye başlanacak.
Dell Technologies IoT ve Dijital Şehirler CTO’su Hani Khalaf, “Dijitalleşme çağında “fırsat kapılarını” başarıyla açabilirsek 5G, sürdürülebilir bir geçişi destekleyecek, ekonomik toparlanmaya katkıda bulunacak ve Türkiye’nin geleceğin gelişen ekonomisini inşa etme hamlesini güçlendirecektir” dedi. Khalaf, 5G’nin beraberinde getireceği fırsatlara da değindi.
Teknolojik gelişmede çığır açan bir yenilik
Uzun süredir adını sıkça duyduğumuz fütüristik teknolojilerin tamamı, her geçen gün gerçek bir dünya etkisi yaratmaya devam ediyor, ancak bağlantıya olan büyük talep, her zamankinden daha fazla veri transferi gücü gerektiriyor. 5G bu talebi karşılamak üzere, kuruluşların verimliliğini ve inovasyon potansiyelini artırmaları için ultra yüksek bağlantı hızı ve devasa bant genişliği sunacak. Böylece Yapay Zekâ (AI), Nesnelerin İnterneti (IoT) ve Genişletilmiş Gerçeklik (XR) gibi yoğun veri kullanıcıları, tıpkı ultra düşük gecikmeli bağlantı gerektiren, yüksek hassasiyetli uzaktan cerrahi cihazları ve otonom araçlarla elde edilen avantajlara benzer faydalar elde edebilecek.
5G kullanımı, kuruluşlar için çevikliği artırması ve ölçeklenebilir bağlantıyı geliştirmesinin yanı sıra çeşitli sektörlerde teknolojik gelişmelere zemin hazırlayabiliyor. Örneğin çiftçilik ve gıda üretimine bakıldığında hassas tarım yoluyla, sensörler, cihazlar ve platformlar arasında gerçek zamanlı, yüksek hızlı iletişim sağlanarak, iş ve tüketici deneyimiyle seçenekler geliştirilerek her zamankinden çok daha fazla verimlilik elde edilmesine katkı sağlanabiliyor. Üretim tarafındaysa 5G ile IoT’nin birleşmesi, özellikle lojistik, izleme, üretim süreçlerini kolaylaştırma ve otomasyona geçme gibi konularda endüstriyi dönüştürebilecek bir kapasite sağlayacak.
5G’nin tam olarak kullanıma sunulması, tüketicilerin evlerinde bulunan çok çeşitli akıllı cihazların keyfini çıkarabilecekleri anlamına geliyor. Statista tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de akıllı ev cihazları kullanımının 2022 yılında yüzde 11,1 olması ve 2026’da yüzde 21,4’e ulaşması bekleniyor. 5G’nin kullanıma sunulması aynı zamanda tüketicilerin, bu cihazların tüm potansiyelini ortaya çıkarabilecekleri ve birden fazla bağlı cihazla konforlarına otomatik olarak uyum sağlayan “akıllı” bir ev deneyimi elde edebilecekleri anlamına geliyor.
Buna ek olarak, dijital geleceğe doğru ilerlediğimiz bu dönemde, 5G’yle birlikte gelen bant genişliği ve azaltılmış gecikme, evlerimizden Metaverse’e erişebilmemizi sağlayacak. Bu deneyimler sonuçta Sanal Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçeklik (AR) deneyimlerinin ne kadar ileri gidebileceğine bağlı ancak 5G, bu teknolojiler için de fırsatlar sunuyor.
5G, kablosuz iletişim ekosistemlerini iyileştirmenin ötesinde, uç bilgi işlem gibi diğer teknolojilerle bağlantı kurarak küresel inovasyonu artıracak. Farklı ancak bağlantılı sistemler hep birlikte, dünyanın herhangi bir yerinde gerçek zamanlı olarak büyük miktarda verinin kablosuz olarak işlenmesini sağlayabilecek.
Sürdürülebilir bir geçişi desteklemek
5G’nin sunacakları arasında belki de en önemlisi, 2030 yılına kadar küresel emisyonların yüzde 15’e kadar azaltılması için dijital dönüşümü sürdürülebilir bir hâle getirmedeki rolü. Bu sayede maliyetler, enerji tüketimi, emisyon ve atıkların azaltılması sağlanacak.
Hâlihazırda, veri hacmi sınırlamaları 4G ağ cihazlarını tam kapasitede çalışmaya zorlayarak devamlı bir şekilde enerji verimsizliğine neden oluyor. Ancak 5G ile desteklenen IoT uygulamaları, enerji dağıtımından gıda tedarikindeki zorluklara kadar sürdürülebilirlik konusunda birçok yenilikçi çözüm sunuyor. Örneğin tarım alanında; mahsullerden, makinelerden ve hayvanlardan kesin verileri uzaktan toplayan ve analiz eden çok sayıda birbirine bağlı sensör kullanılması, çok daha az maliyetle, çok daha fazla randımanla endüstriye fayda sağlayabilecek heyecan verici bir fırsat olarak karşımıza çıkıyor.
Şimdi harekete geçme zamanı
Sürdürülebilir 5G ağları kurmak o kadar kolay bir iş değil. Yeni altyapılar, cihazlar ve hizmetler için önemli ölçüde kamu ve özel destek gerektiren büyük çapta bir girişim. Maliyetlere rağmen, ekonomiyi gelecekte olabilecek değişikliklerden etkilenmeyecek şekilde hazırlamak ve rekabet gücünü sürdürmek oldukça önemli. Veri kapasitesi, hız ve ultra düşük gecikme hepsi bir arada tamamıyla yeni bir “fırsatlar” yelpazesini mümkün kılacak.
İleride kapsayıcı, büyük fırsatlar sunacak bir mobil geleceğe yatırım yapmak için hepimizin birlikte çalışması gerekiyor. Doğru araçlar ve bilgi birikimiyle ekonomiler sadece toparlanmakla kalmayacak, aynı zamanda toplumların refah düzeyi yükselecek.