Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını sonrası dijitalleşmenin önemi hemen her sektörde artmaya başladı. Yeni normalde Endüstri 4.0’ın, COVID-19 pandemisi gibi hayatı durduracak seviyeye getiren durumlar için avantaj sağlayacak teknolojilerle çözüm üretilmesindeki katkıyı güçlendirebileceği görüşü ön plana çıkarken, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. Zümrüt Ecevit Satı, Endüstri 4.0’ın koronavirüs ile ilişkisi hakkında açıklamalarda bulundu. “Covid-19 öncesi Endüstri 4.0 uygulamaları daha yaygın olsaydı nasıl olurdu?” sorusuna da yanıt veren Satı’nın, İstanbul Üniversitesi Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü tarafından yayınlanan açıklamaları şu şekilde:
Bu dönemde teknolojinin değeri daha da öne çıkıyor. Çalışma şekilleri daha fazla teknoloji ile entegre hale geliyor, eğitim eve taşınıyor, yeni davranış biçimleri ve ekonomi modelleri gelişiyor. Yeni dönemde Endüstri 4.0 yaşanan bu zorlukların aşılmasında önemli rol oynayabilir.
COVID-19 Krizi Tüm Ekonomiler İçin Her Alanda Önemli Bir Sorun Oluşturmaktadır
COVID-19 dünyanın her köşesinde olağanüstü bir sağlık krizini tetikledi. Salgın yayılmaya devam ettikçe ülkeler, bulaşıcı virüsle nasıl mücadele edileceğini akademik çalışmalar, bilimsel araştırmalar, ekonomi alanındaki uygulamalar, bilgi paylaşımları ve yeni sosyal tepkiler ile öğrendi. Aynı zamanda, bu acil sağlık durumu benzeri görülmemiş bir ekonomik krizi de beraberinde getirdi. Mevcut durum, 2008’deki en son küresel mali kriz de dâhil olmak üzere, geçmiş ekonomik krizlerden farklıdır. 2008 mali krizi, sistemik bir makroekonomik risk oluşturan varlık ve finansal nedenlerden kaynaklanmıştır. Buna karşılık, COVID-19 krizi tüm ekonomiler için her alanda önemli bir sorun oluşturmaktadır. COVID-19’un etkisi aynı anda hem talep hem de arz tarafında hissedilmektedir. Buna karşılık, küresel mali kriz gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere dış ticaret ve yatırım bağlantıları yoluyla yayılmıştır. COVID-19 krizi aynı anda hem küresel hem de yerel olarak etkisini göstermektedir. Ve bu şoklar konum ve sanayi açısından daha yaygındır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden gelen talep ve arz şoklarının 2008 mali krizine benzer küresel tedarik zincirlerine katılan şirketler üzerinde etkisi olsa da, şoklar doğrudan işletmelerin kapanması ve ekonomik belirsizlik nedeniyle tüketici talebindeki azalma gibi iç kaynaklardan da kaynaklanmaktadır.
Öncelikle İmalat Sektörünü Teşvik Etmeye Odaklanılmalıdır
Ülkeler genelinde hükümetler öncelikle imalat sektörünü teşvik etmeye odaklanmaktadır. Gelişmekte olan ekonomilerde imalat sektörünü teşvik etmek için bazı girişimler arasında Make in India ve Made in China (MIC) 2025 bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yapılan tahmine göre, COVID-19 salgını, imalat sektöründeki düşüş, fabrika kapanmasıyla birleştiğinden, küresel doğrudan yabancı yatırımların %5-15 oranında daralmasına neden olabilir. Enerji, otomotiv ve havayolu sektörlerinde COVID-19’un doğrudan yabancı yatırımları üzerindeki olumsuz etkilerinin yüksek olması beklenmektedir. COVID- 19’un dünya genelindeki salgınları nedeniyle, otomobil, kimya, elektronik ve uçak üreticileri hammadde bulunabilirliği konusunda endişelerle karşı karşıyadır. Elektronik sektöründe, akıllı telefonlar ve tüketici elektroniği işletmelerin üretim operasyonlarında bir düşüş başlattı ve COVID-19 salgını ile birlikte yeni ürünlerin piyasaya sürülmesini erteledi ve bu da bileşen arzını engelledi. Çin, akıllı telefonlarda kullanılan bileşenlerin toplam değerinin yaklaşık %85’ini ve televizyonlarda yaklaşık %75’ini oluşturduğundan, elektronik endüstrisi COVID-19 salgını nedeniyle önemli ölçüde etkilenmiştir. Baskılı devre kartları, mobil ekranlar, LED çipleri, bellek, açık hücreli TV panelleri ve kapasitörler gibi tüm kritik bileşenler Çin’den ithal edilmektedir. Çin fabrikalarının çoğu COVID-19 pandemisi nedeniyle kapatıldı. Çin, hem talep hem de arz kaynağı olarak hayati bir ülke ve geri kalan finansal piyasalar için endişe odağı olarak yaşanan olumsuz gelişmelerin diğer ülkeler üzerinde yayılma etkileri bulunmaktadır. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2019 yılındaki %6,1’in ardından Çin için büyüme beklentisinin bu yıl %5’in altına düştüğünü açıkladı. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), COVID-19’un 2020’de küresel ekonomiye en az 2 trilyon dolara mal olacağını açıkladı.
COVID-19’un Endüstri 4.0 Üzerinde Belirleyici Bir Etkisi Olacaktır
COVID-19 birçok ülkeye yayılmış durumda. Her üretici bu durumdan farklı şekillerde etkilendi ve etkilenmeye devam ediyor. Endüstri 4.0 karşılıklı olarak birbiriyle ilişkilendirilmiş pek çok unsuru ifade etmek için kullanılmaktadır: Endüstri 4.0, organizasyonun geldiği yeni seviyeyi, ürünlerin yaşam döngülerini ve buna bağlı değer zincirinin üzerinde tam kontrolü ve bireysel müşteri ihtiyaçlarına odaklanmayı temsil etmektedir. Hermann vd. (2015) Endüstri 4.0’ı “Değer zinciri organizasyonu teknolojileri ve kavramları için kollektif bir terim” olarak tanımlamışlardır. Bu devrim; yaygın mobil internet, ucuzlayan fakat daha az yer kaplayan ve eskisine göre daha güçlü sensörler ile makinelerin yapay zekâ yardımıyla öğrenebilmesi gibi gelişmeler tarafından karakterize edilmektedir. Endüstri 4.0’ın işletmeler, bölgesel ve ulusal ekonomiler için yenilik ve rekabet gücü için stratejik bir örgütlenme kavramı olarak kökenleri, son zamanlarda yaşanan salgın salgından çok daha uzun bir geçmişe sahiptir. Ancak, COVID-19’un Endüstri 4.0 stratejilerinin önceliklerinin ve hedeflerinin yeniden yapılandırılması üzerinde belirleyici bir etkisi olacaktır.
COVID-19 ile Endüstri 4.0’ın ortaya çıkan yapısal özellikleri arasındaki dinamik bağımlılıklar, küresel ölçekte bölgesel ve yerel kalkınmanın gelecekteki olası senaryoları ve yörüngeleri ile ilgili temel soruları gündeme getirecektir. Bu soruların odağında yer alan temel konuların başında üretimin yeniden kompozisyonu, küresel değer zincirlerinin değişen değer yapılanması, belirli iş profillerinin ve değer önermelerinin değişen fırsat ve tehdit değerlendirmelerinin geliyor. Son gelişmeler neticesinde işletmeler dijitalleşme seviyesini güçlü bir şekilde artırma, üretim hatlarını yeni teknolojilere uyarlama ya da yeni süreçlerde insanın bu devrimdeki rolünü tanımlama baskısı ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu yeni endüstriyel ortam, akıllı (otonom robotlar), simülasyon, yatay/dikey (uçtan uca) yazılım sistemi entegrasyonu, nesnelerin interneti (IoT), bulut bilişim, siber güvenlik, 3-D yazıcı, artırılmış gerçeklik ve büyük veri gibi dokuz yeni teknoloji üzerinde yükselmektedir. Siber fiziksel sistemler, yapay zekâ, sanal gerçeklik ve yeni iş modelleri gibi her geçen gün yeni uygulama ve bilişim teknolojileri ile de yeni boyutlar kazanmaya devam etmektedir.
Endüstri 4.0 Hayatımızın Normal Akışını Sürdürmede Önemli Rol Oynayacak
İçinde bulunduğumuz süreçte Endüstri 4.0 hayatımızın normal akışını sürdürmemize, işlerimizi uzaktan yürütebilmemize, araştırmalarımızı gerçekleştirmemize, ortak projeler yürütmemize, bilgi paylaşımı için toplantılar, konferanslar, webinarlar aracılığıyla birlikte çalışmamıza, iletişim kurabilmemize imkan tanımaktadır. İnternetten alışveriş eski bir şey değil, bugün temel ev ihtiyaçlarını bile artık internetten alıyoruz. Bütün bu etkileşimle ortaya çıkan veri yönetimi her işin yönetilmesinin kritik tarafını oluşturuyor. Bu etkileşim bize salgını izleme, olası yayılma süreçlerini daha gerçekleşmeden tespit edebilme ve elimizdeki veri kalabalığından anlamlandırılabilir sonuç elde etme şansını vermektedir.
Salgın döneminde yeni teknolojilerin en dikkat çekici olanları, 3D yazıcılar ile yapılan ürünler. Bu yazıcılar sayesinde solunum araçları, maskeler, ekipmanlar üretildiğini biliyoruz. Teknoloji kullanımları bu kadarla da kalmayabilir. Örneğin; Endüstri 4.0 teknolojilerinden biri olan blockchain teknolojileri kullanılarak uzaktan sözleşmeler imzalanarak sosyal mesafe korunabilmektedir. Bir diğer önemli bir uygulama ve teknoloji olan yapay zekâ ile fabrikalarda uzaktan veri toplama ve karar verme sağlanabilmektedir. Üreticiler, COVID-19’un yarattığı durumdan önce Endüstri 4.0’ı, maliyet azaltma, verimlilik, hız, çeviklik, sürdürebilirlik ve yenilik gibi konularda kullanmayı düşünüyordu. Amaç, iyi işletilen işletmelerin daha iyi çalışmasını sağlamaktı. Şu anda birçok üretici, bu durumu olabildiğince az zararla atlatmak için bu çözümlerden yararlanma yollarına başvurmaktadır.
Yarının ‘Normal’i, Bugünkünden Tamamen Farklı Olacak
Kamu hizmetlerinin ışıkları açık tutması ve suyun akması gibi, devam etmesi gereken bazı işlemler yavaşlatılamaz ya da durdurulamaz. İster ventilatör ve solunum cihazı gibi tıbbi ekipman üretsin ister kağıt havlu, tuvalet kağıdı, gıda mamulü ya da ev eşyası üretsin, endüstriyel üreticiler gibi diğer tüm üreticilere günün taleplerini karşılayabilmek adına acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Bu endüstrilerin giderek artan bir kısmı; otomasyon, yapay zeka, sanal ve artırılmış gerçeklik gibi dijital teknolojiler sayesinde süreçlerini daha da akıllı hale getirdiğini ve “Yarının ‘normal’i, bugünkünden tamamen farklı olacak”, krize karşı en hızlı reaksiyonu gösteren işletmelerin uzun vadede kazananlar olacak.
COVID-19 krizinde IoT’nin, sağlık sistemlerinin modernizasyonu, kriz yönetimi, kamu sağlığı ve güvenliği, tedarik zinciri ve üretim konularında önemli roller oynadığı görülmüştür. Akıllı uygulamaların yalnızca kriz dönemlerinde değil, bu süreçten sonra da üstün faydalarının olacağı gözden kaçırılmamalıdır.
COVID 19 ÖNCESİ ENDÜSTRİ 4.0 UYGULAMALARI YAYGIN OLSAYDI NE OLURDU?
Endüstri 4.0 bazı işletmelerin ayakta kalmasını sağlayacak ve normal iş düzenine döndürebilecek fonksiyonlara sahip. Endüstri 4.0’ın sunduğu olanaklar, bu krizin üreticiler üzerindeki etkisini oldukça azaltabilirdi ve halen azaltabilir. COVID-19 öncesi Endüstri 4.0 uygulamaları daha yaygın olsaydı ne olurdu?
• Endüstri 4.0 ile üretimi sürdürmek, denetlemek, değerlendirmek ve yeniden planlamak için yapay zekadan ve robotlardan oluşan akıllı fabrikalar, üretimin kesintiye uğramadan devam etmesini sağlardı.
• Çalışanların yapması gereken işlerin artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik ve yapay zekâ aracılığıyla yapılması mümkün olurdu. Ve bu, izolasyon için de oldukça önemli bir avantaj olurdu.
• Endüstri 4.0, üretim hatlarının ve departmanların hızlı ve doğru iletişim kurması sağlanabilirdi. Örneğin, akıllı bilgi sistemleri ile bir üretim bandında meydana gelen hata, bir sensör tarafından algılanır ve bu veriler, veri tabanı aracılığıyla diğer üretim tesislerine iletilebilirdi. Bu, dünyanın birçok noktasında fabrikası olan bir işletmeler için üretimde oluşacak aksaklıkların engellenmesinde yardımcı olurdu.
• Endüstri 4.0 ile kurulması hedeflenen akıllı fabrikalar kendini optimize edebilme, çevik ve esnek özelliklere sahiptir. Birçok işletme COVID-19 salgınına yardımcı olmak için solunum cihazı üretmeye çalışıyor. Akıllı fabrikalara sahip olan bir işletme üretim bandındaki robotlara getireceği bir güncelleme ile ihtiyaca uygun ürünler üretme konusunda daha hızlı ilerleyebilirdi.
Sosyal Mesafeye Duyulan İhtiyaç, Robotların ve Otomasyon Araçlarının Kullanımını Arttıracak
Pandeminin yarattığı belirsizliğin aşılmaya çalışıldığı ve yaratabileceği sonuçlara ilişkin değerlendirmeler ışığında birçok dijital dönüşüm projesinin gerçekten hız kazanacağını düşünüyorum. Dijital dönüşümü benimseyen işletmeler olası olumsuzlukları daha iyi yönetebileceklerdir. İşletmeler, uzun zamandır geçmiş verilerini toplamış olsa da bu verileri işleyecek analitik araçlara sahip olma zorunluluğu duyacaklardır. Şimdi ise belirsizliği aşmada tüm bu geçmişe bakıp öngörülü bir şekilde analitikle karar verme araçlarına sahipler. Aynı zamanda, artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik de dönüşümsel teknolojiler. Bugün, dijital teknolojiler bu bilgileri elde edebiliyor ve fabrika zemininin sanal ortamda gezilmesine ve adım adım talimat verilmesine olanak tanıyabiliyor. Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik bu deneyimden faydalanamayan insanları eğitebiliyor.
Bir diğer önemli dijital teknoloji ise ‘Dijital İkiz Teknolojisi.’ Örneğin, GE gibi bir şirket bir güç türbinini dijital olarak sunabiliyor. Sipariş etmeden önce bile yazılım üzerinden türbin simule edebiliyor. Dijital ikiz, ürünün uygulama süresini hızlandırmakla birlikte yazılım üzerinde çalıştırmaya ve servisin ne zamana programlanacağını tahmin etmeye olanak tanıyor. Herhangi bir tesisin karşılaştığı en büyük sorun, programlanmamış kesinti süresidir. Dijital ikizlerle birlikte öngörücü ve kuralcı analitiklere sahip olarak gerekli çalışmalar planlanabiliyor.
COVID-19 pandemisi nedeniyle her yerden ve her zaman dijital çalışmaya olanak tanıyan bir altyapı ciddi bir zorunluluk haline geldi. Sosyal mesafeye duyulan ihtiyaç, robotların ve otomasyon araçlarının kullanımını artıracaktır. Robotlar, işçilerin evde yapamayacakları rolleri yerine getirmek için kademeli olarak kullanılabilecek ve kısa bir süre önce mümkün olmayacak yüksek düzeyde iş sürekliliğinin korunmasına yardımcı olacaktır. Microsoft’un CEO’su Satya Nadella, COVID-19 nedeniyle tüm işletmelerde “2 aydaki dijital dönüşüm çalışmaları ile 2 yıllık dijital dönüşüm değerine ulaşıldığı” yönlü bir saptamayı belirtmektedir. Teknolojik kapasitelerini ve yatırımlarını dijital platformlara uyarlayabilen işletmeler COVID-19’un etkisini hafifletebilir, dijital çözümler ile bireysel müşteri deneyimi açısından daha fazla değer yaratabilir ve işlerini uzun vadede sürdürebilirler.