Geçtiğimiz Şubat ayında Türkiye genelinde meydana gelen deprem felaketi, şirketleri veri güvenliği ve iş sürekliliği konularında daha hızlı adımlar atmaya yöneltirken bu süreçte bulut teknolojilerinin kritik rolü bir kez daha ön plana çıktı. Bulutistan İcra Kurulu Üyesi Altuğ Eker, beklenen Marmara Depremi sonrasında, bölgedeki şirketlerin veri kaybı yaşamadan çalışmalara devam edebilmeleri ve bölge ekonomisini canlandırabilmeleri için bulut teknolojilerine yönelmelerinin hayati olduğuna dikkat çekti.
Bulut bilişim sistemleri, otomatik olarak veri yedekleyebilen altyapılarıyla, olası bir afet sonrasında iş sürekliliği için büyük önem taşıyor. Deprem gerçeğinin Türkiye’de yakın zamanda yaşanmasının ardından, beklenen Marmara Depremi’nin iş sürekliliğini riske atma potansiyeline karşı devlet, özellikle kamu tarafında veri depolama, yedekleme ve felaket kurtarma planları gibi önlemler için bulut bilişim kullanımını artırmak amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Bu konuda farklı düzenlemeler ve yasalar üzerinde çalışıldığına ancak şirketlerin de bu konuda bilinçlenmesi gerektiğine dikkat çeken Bulutistan İcra Kurulu Üyesi Altuğ Eker, “Türkiye, doğal afetler açısından çeşitli risklere sahip bir ülke ve bu konuda alınması gereken birçok önlem bulunuyor. Yaşamsal önlemlere ek olarak ekonomimizin sürekliliği açısından kurumlarımızın verilerinin afetlere karşı korunması da çok önemli. Her ne kadar özel sektörde bazı şirketler bulut teknolojilerine yatırım yapmaya başlamış olsa da bu konuda gidilecek daha çok yolumuz var. Beklenen Marmara Depremi sonrasında, bölgedeki şirketlerin veri kaybı yaşamadan çalışmalara devam edebilmeleri ve bölge ekonomisini canlandırabilmeleri için bulut teknolojilerine yatırım yapmaları hayati önem taşıyor” açıklamasında bulundu.
“Bulut ortamında çalışan şirketler, fiziksel ofisleri zarar görse dahi, veri kaybı yaşamadan faaliyetlerine devam edebilir”
İş süreçlerini uzaktan çalışma imkânı sağlayan bulut ortamları üzerinden yürüten şirketler, veri kaynaklarını bulutta dağıtarak tüm altyapılarının ve uygulamalarının varlığını bulut sistemiyle güvence altına almış oluyor. Böylece, olası bir afette verilerini koruyarak en az hizmet kesintisiyle operasyonlarını sürdürebiliyor. Bulut bilişim sistemleri, ihtiyaçlara göre anlık olarak ölçümlenebiliyor ve afet sonrası gibi kaynak taleplerinin öngörülemeyeceği dönemlerde, kullanılan kaynak kadar ödeme yapma avantajı sunuyor. Bu sayede şirketler, deprem gibi büyük felaketlerin ardından yaşayabilecekleri mali zorluklara karşı ciddi bir maliyet avantajı elde edebiliyorlar.
Bulut sistemlerinin afet vakalarındaki değerine dikkat çeken Eker, bulut ortamında çalışmaya geçmiş şirketlerin fiziksel ofislerinin hasar görmesi durumunda bile veri kaybı yaşamadıklarına dikkat çekerek şu açıklamada bulundu: “Veri kaynaklarının bulut sisteminde bulunması, felaket durumlarında uygulamaların ve altyapıların kullanılabilir durumda kalacağı anlamına geliyor. Ayrıca bulut sağlayıcılar, altyapılarını ve müşteri verilerini korumak için yüksek güvenlik teknolojilerine azami önem göstererek düzenli yatırımlarla sistemlerine entegre ettiklerinden, siber güvenlik yönleri çok güçlü. Bu sayede, bulut teknolojileri kullanan şirketlerin verileri bir afet sonrasında siber tehditlere karşı çok daha üst düzeyde korunmakta oluyor.”
“Bulut bilişim teknolojileri daha çok kullanılıyor olsaydı, deprem nedeniyle kaybedilen operasyonel değerler geri döndürülebilecekti”
“Yaşadığımız büyük deprem felaketinde, en çok etkilenen şehirlerdeki tüm işletmeler bulut bilişim kullanıyor olsaydı, kaybı ciddi operasyonel sorunlara yol açan bilgi varlıkları korunabilmiş olacaktı” sözleriyle bulut bilişim teknolojilerinin yaratabileceği farka dikkat çeken Eker, “Afetten sonra, deprem bölgesinde hizmet veren şirketlerin önemli bir kısmının şirket ofislerindeki sistem odalarında barındırdıkları sunucular çalışılmaz hale, çalışanların bilgisayarlarında sakladığı bilgilerin tamamı da ulaşılmaz hale geldi. Bu durum; o şirketlerin geçmişe yönelik tüm bilgi varlığının, müşteri verilerinin, finansal verilerin, operasyonel değerlerinin geri döndürülemez bir şekilde kaybına yol açarak pek çok açıdan kaçınılmaz sorunlar doğurdu. Öncelikle, maddi kayıpların çok üzerinde bir finansal kayba sebep oldu” dedi.
Öte yandan, bulut teknolojilerinin kullanıldığı bir senaryoyu da değerlendiren Eker, bulutun avantajlarını şöyle açıkladı: Eğer bölgede hizmet veren şirketler bulut bilişim tercih etseydi, fiziksel olarak ofis ortamı kaybedilse bile korunacak altyapı ve verilerle ofis dışında uzaktan çalışma şartlarıyla hizmet vermeye devam edebileceklerdi. Beklenen İstanbul depreminde de benzerini yaşamamamız için, şirketlerin bulut bilişimin faydaları konusunda daha çok bilinçlenip bu yönde aksiyon alması gerekiyor.”
“Veri yedekleme sistemleri ve felaket kurtarma çözümleri uygulanmalı”
Afet durumunda alınacak aksiyonların seçili kriz senaryoları üzerinden önceden belirlenmesi ve felaket kurtarma planlarının hazır olması gerektiğini söyleyen Eker; ek olarak planların verileri yedekleme ve kurtarma uygulamaları ile altyapıyı geri yükleme adımlarını da içermesinin kritik olduğunun altını çizdi. Bulut hizmetleri kullanan şirketlerin, yedekleme ve felaket kurtarma planları aracılığıyla olası felaketler sonrası minimum hizmet kesintisi ve maddi hasarla süreci atlatması için test süreçlerinin düzenli olarak yapılması gerektiğini de belirten Eker, “Bu planlar yapılıp bırakılmamalı, gerektiğinde güncellenmeli ve yeni senaryolara karşı yeni hazırlıklar yapılmalı” dedi.
“Bulutistan olarak, veri merkezlerimizin özdeş altyapısıyla afet durumlarında avantaj sağlıyoruz”
Türkiye’nin yerli bulut hizmet sağlayıcısı olan Bulutistan, güvenilir bulut altyapılarını iş ortaklarına sahip olduğu 6 farklı veri merkezi üzerinden sunuyor. Her bir veri merkezindeki altyapının özdeş olmasıyla daima fark yaratan Bulutistan’ın bu avantajı, afet zamanlarında şirketler için çok daha ayrıcalıklı bir hal alıyor. Bulutistan İcra Kurulu Üyesi Altuğ Eker, sundukları bu özdeşliğin işlevini, “Bulut hizmeti verdiğimiz şirketler; böylece Türkiye’nin neresinden çalışıyor olursa olsunlar, birincil ve ikincil veri sistemlerini farklı şehirlerdeki bulut altyapılarımızda konumlandırarak kendilerine uygun coğrafi yedekliliğe ulaşabiliyor” sözleriyle anlatıyor.
Eker, Bulutistan olarak kattıkları diğer artıları ise; “Şirketler bu fırsatımızı değerlendirirken, Bulutistan’ın yüksek siber güvenlik altyapısından faydalanarak risklere karşı korunabiliyor. Aynı zamanda sağladığımız felaket kurtarma hizmetleri ile çok hızlı bir şekilde verilerini geri yükleyerek, faaliyetlerine devam edebiliyor” cümleleriyle açıklıyor.