- Uzmanlar teknolojinin verimliliği artırma gücünün şirketlerin sürdürülebilirlik stratejilerine katkıda bulunduğunu vurguluyor.
- Elektronik atık miktarının 2030 yılına kadar 74 milyona ulaşacağını belirten Dynabook Türkiye İş Birimi Yöneticisi Ronald Ravel, döngüsel modele geçişle birlikte sürdürülebilirliğin mümkün olduğunu belirtiyor.
Çevresel sorunlar, günümüzün ana gündemlerinden biri haline geldi. İklim değişikliğinin olumsuz etkileri her geçen gün artarken şirketler sürdürülebilir olmayan uygulamaların uzun vadede kendilerine daha pahalıya mal olacağını düşünmeye başladı. Uzmanlar, teknolojinin ürün ve kaynak israfını azaltırken verimliliği artırma gücünün, sorunları tamamen ortadan kaldırmasa da sürdürülebilir geleceğe katkıda bulunduğunun ve bu kapsamda teknolojinin sürdürülebilirlik stratejilerinin şekillendirilmesinde oynayacağı büyük rolün altını çiziyor.
Önümüzdeki dönemde, net olarak tanımlanan sürdürülebilir bir BT stratejisinin, şirketlerin sosyal, ekonomik ve çevresel hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacağı düşünülüyor. Hibrit çalışmanın hayatın bir parçası olmaya devam edeceğini vurgulayan Dynabook Türkiye İş Birimi Yöneticisi Ronald Ravel, güvenli ve güçlü BT ekipmanlarına yapılan yatırımlar sayesinde şirketlerin uzun vadede zamandan ve paradan tasarruf edebileceğini belirtiyor.
İş dünyasının yeni trendlerini değerlendiren Ronald Ravel, “Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan İşlerin Geleceği 2020 (Future of Jobs 2020) raporunda uzaktan çalışma modellerinin genişletilmesi, dijitalleşme ve daha fazla otomasyon gibi bir dizi eğilimin çevre üzerinde olumlu bir etkiye sahip olacağı vurgulanıyor. Bu aslında hiç de şaşırtıcı değil. Ofiste çalışan insan sayısının azalması, işe gidiş gelişin olmaması, bunlara bağlı günlük tüketimden kaynaklanan CO2 emisyonunun azalması anlamına geliyor” diyor.
E-atık miktarı 2030 yılına kadar 74 milyon tona ulaşacak
Sürdürülebilirliğin sadece doğrudan karbon emisyonlarıyla ilgili olmadığını söyleyen Ravel, “2019 yılında yaklaşık 54 milyon ton e-atık üretildi. Bu rakamın 2030 yılına kadar 74 milyon tona çıkması bekleniyor. Bunların yüzde 20’sinin azaltma, yeniden kullanma ve geri dönüşüm modeli kullanılarak doğru bir şekilde işlendiği belirtiliyor. Geri kalan kısım ise muhtemelen geri dönüştürülüyor ya da çöpe atılıyor. Bu noktada teknolojinin kendi oluştuğu gibi görünen sürdürülebilirlik sorununu BT yöneticilerinin çözebileceğine inanıyoruz” diye belirtiyor.
Pandemiyle birlikte özellikle taşınabilir cihazlara ilgi ve ihtiyaç küresel ölçekte arttığını söyleyen Ronald Ravel, “Masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar, tabletler, telefonlar ve yazıcıların kendi çevresel ayak izleri bulunduğu için bazı uzmanlar uzaktan çalışmanın sürdürülebilir gelecek üzerinde olumsuz etkisi olacağını düşünüyor. Ancak durum, bu şekilde olmak zorunda değil. BT yöneticileri ürünlerin yaşam döngüsüyle ilgili çevresel performansı iyileştirerek elektronikte doğrusal bir modelden döngüsel bir modele geçerek sürdürülebilirliği mümkün kılabilir. Döngüsel dediğimiz bu modelde e-atıkların azaltılması, yeniden kullanımı, geri dönüşüm ve varlık kurtarma gibi yöntemler öne çıkıyor” ifadelerini kullanıyor.
Dynabook Türkiye İş Birimi Yöneticisi Ronald Ravel, “E-atıkları azaltmanın ilk yolu BT desteğinin iyi olması. Teknoloji tedarikçileri, satın alınan cihazların mümkün olduğunca uzun süre dayanması ve teknolojinin sorunsuz ve verimli bir şekilde çalışmasını sağlayabiliyor. Aynı zamanda cihazların yaşam döngüsünün sonunda karbon ayak izini azaltacak önlemler de alabiliyorlar. Bunun için en etkili yöntemlerden ikisi, hala iyi durumda olan eski cihazların yeniden satışı ve müşterilerin ürünlerini çevre dostu yollarla elden çıkarmalarını sağlayan sürdürülebilir geri dönüşüm girişimleri” diyor.