Akıllı Fabrikalar üretim sektörü sohbetlerinin konuğu Dijitalis Firması’nın kurucusu ve yöneticisi Tolga Yanaşık… Ekin Tazegül sordu, Tolga Yanaşık Dijital İkiz ve Endüstri 4.0 konularında bilgi, deneyim ve görüşlerini anlattı.
Ekin Tazegül: Akıllı Fabrikalar olarak yapmakta olduğumuz Endüstri 4.0, Sanayi 4.0, 4. Sanayi devrimi, dijital dönüşüm, verilerin ve araçların harmonisi… Artık hangi ismi tercih ediyorsanız bu konuda yapmış olduğumuz sohbetlerin bir diğerinde Dijitalis Firmasının kurucusu Tolga Yanaşık ile dijital ikiz hakkında konuşacağız. Tolga Bey hoş geldiniz, öncelikle nasılsınız?
Tolga Yanaşık: Hoş bulduk, teşekkürler. Bende yayınınızda olmaktan dolayı mutluyum.
Ekin Tazegül: Çok teşekkürler, dilerseniz sizi tanıyarak başlayalım öncelikle.
Tolga Yanaşık: Tabi, adım Tolga Yanaşık. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunuyum. Uzun yıllar üretim sektöründe ve yazılım sektöründe çalıştıktan sonra 2006 yılından itibaren Dijitalis’in kurucu yöneticisi olarak görev yapıyorum. Dijitalis ne yapıyor diyecek olursanız, aslında farklı sektörlere her ne kadar bugün konumuz daha çok üretim sektörü olmakla beraber lojistik sektörüne, perakende, e-ticaret gibi birçok farklı sektöre, operasyon yoğun sektöre dijital ikiz çözümleri sunan bir şirketiz. Şirketimizin ismi de aslında dijital ikizi ’de andırıyor ama dijital iş süreçleri olarak düşünebiliriz.
Ekin Tazegül: Hazır başlamışken o zaman direk olarak dijital ikiz nedir diye sorayım size.
Tolga Yanaşık: Tabi, güzel bir soru. Öncelikli olarak terimin kendisi üzerinde uzlaşmak lazım.
Bunu derken aslında şunun da ayırdına varmak lazım, makinalardan yani üretimden örnek vermek gerekirse üretimi yürüten makinalardan, tezgahlardan, enjeksiyon makinaları olabilir, pres makinaları olabilir, fırınlar, boyahaneler olabilir bunlardan sensörler veya barkodlar vasıtasıyla veri toplayıp bu verilerin çıktılarını birtakım ölçütler olarak bir ekrana basmaya aslında biz dijital ikiz demiyoruz. Bu adı üstünde bir veri görselleştirme veya verinin raporlaması olarak nitelendireceğimiz bir aktivitedir. Dijital ikizin yaptığı şey ise toplanan veriyi kullanan arka planda mantıksal bir model olması. Dolayısıyla bu model bize bu veriyi kullanarak çeşitli senaryoları test etme, çeşitli şöyle yaparsam ne olur böyle yaparsam ne olur gibi kararları sanki gerçekten yapmışız da sonuçlarını görüyormuşuz doğruluğunda bize gösterebiliyor olması lazım. Yani mutlaka dijital ikiz dediğimiz şeyin veri kaynaklarıyla entegre olmasıyla beraber arka planda da bir model bulunuyor olması lazım. Model kısmı çok önemli.
Ekin Tazegül: Aslında yaptığınız tanımlamadan bile sorulabilecek birçok soru varken ben ayrıntılara yavaş yavaş girmek istiyorum. Burada ilk olarak şunu sorarak başlayabilir miyiz dijital ikizle alakalı? Diyelim ki herhangi bir firma dijital ikiz yaratmak istiyor. Firmasının dijital ikizini yaratmak istiyor. Bu firmanın hangi gereksinimleri hali hazırda karşılıyor olması gerekiyor acaba?
Tolga Yanaşık: Öncelikli olarak firmanın bu operasyonel süreçlerini haritalandırmış olması lazım. Yani bir fabrikadan örnek vermek gerekirse ben ürünümü üretmek için yürüttüğüm bütün operasyonların bir tarifini bir dijital ortamda barındırıyor olmam lazım.
Ekin Tazegül: Peki diyelim ki henüz kurulmamış bir işletme ya da henüz kurulmamış bir fabrika için dijital ikiz oluşturulmak istenirse bu mümkün mü? Çünkü hali hazırda aslında bir ERP sistemi bulunmayabilir. Bu durumda ne yapıyorsunuz ya da nasıl bir beklentiniz oluyor?
Tolga Yanaşık: Özellikle yeni kurulacak fabrikalarda da biz bu çalışmaları gerçekleştiriyoruz.
Dolayısıyla yeni bir fabrika kuruyorsam bu birinci uygulama alanı yani o sistemi en iyi şekilde tasarlama için dijital ikizden fayda alabilir, yani şunu demek istiyorum belli bir metrekareye yeni bir fabrika kurulacak fakat bu fabrikayı o metrekareye sığdırmanın, yerleştirmenin bir çok yolu olabilir. Bunu yaparken dijital ikizin bize sunduğu şey aslında ben burada bir simülasyon yapıyorum eğer bu alana ,bu araziye bu şu kadar metrekarelik kapalı alana ben makinalarımı böyle dizersem buradan senede kaç tane parça üretebilirim? Bunu üretirken kaç operatöre ihtiyacım var? Kaç vardiya çalışmam lazım? Makinelerimi bu şekilde dizersem makinalar arasındaki parça hareketleri için ne kadar bir endirekt iş gücü kullanacağım? Buradan kastım şu ham madde ambardan makinalara, makinadan makinaya, makinadan bitmiş mamul ambara bu malzemeleri taşımak için ben kaç tane forklift veya transpalet veya insan kaynağı veya tavan vinci kullanıyorum? Eğer doğru bir dizilim, doğru bir yerleşim yapmaz isem bu maliyetlerim çok yüksek olacak ve gereğinden fazla içeride bir malzeme hareketine şahit olacağım fabrika kurulduktan sonra. Ama fabrika kurulduktan sonra bunu değiştirmek de çok zor. Makinalar bir kere yerleşmiş, ona göre zemine beton atılmış, ona göre kolon aralıkları veya belli bir hole vinç yapılmış ya da yapılmamış. İşte bunların sonradan dönüşü zor ve endirekt iş gücü maliyeti olarak bunlar karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla biz burada daha sıfırdan kurulacak olan bir fabrikada dijital ikiz şemsiyesi altında bulunan simülasyon teknolojisiyle çözüm sağlıyoruz. Bunun için tabi neler lazım? En azından o fabrikanın senede oradan ne kadar ürün almayı hedeflediği lazım, makine parkuru bilgisi lazım bunun dışında da tabi ki üretilecek olan ürünün ürün ağacı hangisini içeri de üreteceğiz hangi parçayı dışarıdan hazır temin edeceğiz gibi çeşitli bilgilerin bu çalışma öncesinde sağlanıyor olması lazım.
Ekin Tazegül: Peki bu şekilde bir dijital ikiz oluşturan ama halihazırda bir fabrikası ya da işletmesi olmayan bir firma böyle bir dijital ikiz oluşturduğunda ne tarz faydalar elde etmekte?
Tolga Yanaşık: O kuracağı fabrikayı bir kere en iyi şekilde tasarladığından emin olmuş oluyor. Çünkü bunu yapmadığı taktirde biraz önce söylediğimiz gibi fabrikaya geçerken veya fabrikaya geçtikten sonra birçok hatalı şeyi tekrar tekrar düzeltmek zorunda kalıyor. Bir yere koyduğu presi belki fabrikaya geçtikten 6 ay sonra yerinden kaldırıp başka yere koyması gerekiyor ya da stok alanlarına yeteri kadar yer ayırmadığı için bir bakıyor ki sürekli olarak yer yetmediği için dışarıda depo kiralaması gerekebilir yani bütün bunların aslında önüne geçmiş olursunuz böyle bir çalışmayı yaparak.
Ekin Tazegül: Peki kurulu bir fabrikada böyle bir dijital ikiz yaratıldığında bunun faydaları ne olmakta?
Tolga Yanaşık: Harika bir soru! Dedim ya biraz önce aslında dijital ikizin iki tane ana kullanım alanı var. Bir tanesi sistem tasarımı demiştim biraz önce bundan bahsettik gerek yeni bir fabrika kurarken gerek mevcut bir fabrikanın içerisinde ciddi bir reorganizasyon çalışması yaparken yani yeni bir layout değişikliği olabilir ya da fabrika içerisinde bir takım Endüstri 4.0’ın robotik otomasyon teknolojilerini uygulamak olabilir AGV’ler, robotlar, bu akıllı konveyörler gibi bunların hepsi birer sitem tasarımıdır, bunları en iyi şekilde tasarlamamıza imkan verir ama kurulu bir fabrikada dijital ikizi ortaya çıkardıktan sonra en büyük avantaj aslında henüz bahsetmediğim o ikinci kısımda yer alıyor. Yani operasyonların günbegün optimum seviyede yönetilmesi planlanması.
Bu azımsanmayacak bir görevdir çünkü böyle bir plan ortaya koymanın milyarlarca farklı seçeneği olabilir ve insan beyni buradaki milyarlarca plan arasındaki en doğru, en optimumu düşünerek, kâğıt kalemle veya excelle hesaplama imkanına sahip değil. Dolayısıyla işte buradaki dijital ikizin yaptığı bu kapasite planlama, malzeme planlama, detay çizelgeleme faaliyeti o milyarlarca seçenek içerisinden optimum bulmamızı sağlar ve bunu şaşırmadan, hata yapmadan her gün bize sağlar.
Ekin Tazegül: Peki bu dijital ikizi oluşturma süreci nasıl gelişmektedir? Nasıl oluşturulmakta? Oluşturulurken hangi aşamalar izlenmekte acaba?
Tolga Yanaşık: Dediğimiz gibi burada bu bir aslında proje ve de bu projeye doğru adımlarla (bununda en başında projeyi doğru planlayarak) hem dijital ikizi oraya kuracak danışman firma mesela bizim gibi bir firmaya, hem de bunu yaptıracak olan fabrikaya birtakım ödevler düşüyor. Yani buradaki, şu yanılgıya düşmemek lazım, bu tamamıyla dışarıdan bir firmanın gelip kuracağı bir sistem değildir. Beraber çalışarak, çünkü neden beraber çalışmak gerekiyor? Sistemin içerisinde bütün fabrikanın dokümante edilmiş veya edilmemiş bütün davranış biçimlerini bu sistemin içerisinde modellenmesi lazım. Bunu da söyleyecek olan şey aslında o fabrikadaki planlamacılar veya mühendisler. Bu bakımdan biz ilk başta böyle bir çalışmaya başlarken bir kavramsal model tasarlıyoruz yani kâğıt üzerinde bu projeden dijital ikizden ne tür faydalar bekliyoruz? Ne tür çıktılar görmek istiyoruz? Bunları hangi formatlarda hangi raporlarda görmek istiyoruz? Bunu sağlayacak veriler bugün hangi sistemlerde, işte ERP ’de midir? MES sisteminde midir? Yoksa belli kullanıcıların bilgisayarlarında Excel tablolarında mıdır? Yoksa bunlar hiçbir yerde yok mudur? Olmaması da her ne kadar bir problem gibi gözükse dahi bunu da gidermenin çeşitli yöntemleri var ama önemli olan checkup yapmak lazım. Dolayısıyla ilk başta belki bir ay bu durumu etüt etmek ve buradan yola çıkarak eksikleri gidermek için ödevleri ortaya koymak bunları aşama aşama nasıl gidereceğimize karar verdikten sonra da aslında bu işin inşasına başlamak gerekir. Yani bu şekilde yürüyen bir süreci aklınızda canlandırabilirsiniz.
Ekin Tazegül: Peki ya bu firmanın çok fazla sayıda ve karmaşık süreçleri bulunmaktaysa o zaman nasıl bir süreç işlemekte? Ya da dijital ikiz oluşturulabilmekte mi?
Tolga Yanaşık: Basit süreçleri varsa zaten dijital ikize ihtiyacı yoktur. Çünkü basit süreçleri bir kişi rahatlıkla gözetebilir, yönetebilir, kontrol edebilir.
Bu bizim lot büyüklüklerimizi küçültüyor, artı proses sayımız fazlalaşıyor. Şirketler bünyelerinde birçok başka üretim aşamasını barındırmaya başlıyorlar ve bunun çıkarttığı kompleksite ancak böyle teknolojilerle üretilebilecek hale geliyor. O yüzden kompleks ise zaten böyle bir sisteme ihtiyaç duyulmakta.
Ekin Tazegül: Peki böyle bir sistemin yürümesinde hali hazırda kuruluysa canlı veriye ne kadar ihtiyaç duyulmakta ya da canlı veri olmadan da böyle bir sistem yürüyebilmekte mi?
Tolga Yanaşık: Şöyle söyleyeyim biraz önce söylediğimiz sistem tasarımıyla ilgili konularda canlı veri ihtiyacımız yok. Yani şunu demek istiyorum; biz en çok fabrikalarda yalın imalat ekipleriyle veya üretim mühendisliği ekipleriyle çalışıyoruz. Bu ekiplerin şu tarz kararları vermesi gerekiyor; örneğin proses bazında gruplanmış makinalar var acaba biz bu makinaları ürünlere göre esnek imalat hücreleri şeklinde yerleştirirsek ne olur bu önemli bir soru ama deneye yanıla da çözülebilecek bir şey değil. Çünkü o kadar çok makinayı yerini değiştirmek, farklı şekillerde dizmek önemli bir yatırım, önemli bir zaman ayırmak gerekiyor o yüzden de bu tarz simülasyonlarla bunu önceden test ederek hakikaten bu işin çalışacağından emin olmak lazım. Bunu yaparken de canlı veriye ihtiyaç duymuyoruz. Sadece şuna ihtiyacımız var: İşte o üzerine çalışacağımız alanda biz ne üretiyoruz ve de bunların çevrim zamanı nedir, setup zamanı nedir? Bunların illa canlı olmasına gerek yok, dediğim gibi zaten ölçülmüştür bir yerlerde kayıtlıdır onları proje için alıp kullanıyoruz.
Ekin Tazegül: Aslında sık sık simülasyon ve dijital ikiz kavramlarını aynı cümle içerisinde kullanıyoruz. Peki simülasyonla dijital ikiz arasındaki fark tam olarak ne acaba?
Tolga Yanaşık: Evet bu da çok güzel bir soru. Simülasyon dediğimiz şey aslında 1950-1960’lardan beri hayatımızda olan gerek akademi de gerek endüstri de ta o yıllardan beri kullanılmakta olan bir teknik. Ama o zamanlardan bu zamana kadar bu teknik tek seferlik çalışmalar için kullanılmaktaydı yani masanın üzerinde önemli bir soru işareti var. O soruyu nasıl cevaplarızı çalışmak için başvurduğumuz bir teknikti. O soruya cevap verdikten sonra ise kurulan modele artık tekrar ihtiyaç duymayabiliyorduk.
Çünkü o fabrikanın hem anlık durumunu hem de yapacağım aksiyonlara göre bir saat sonra, bir vardiya sonra, bir gün ya da bir ay sonra ne olacağını bana gösterebilecek nerdeyse geleceği gören bir sihirli küreye dönüşmüş oluyor. Bu şekilde farkı söyleyebiliriz.
Ekin Tazegül: Gayet güzel açıkladınız. Dediğiniz gibi aslında simülasyon dediğimiz şey tek bir ihtiyacı simüle ederken, çözümlerken şu anda dijital ikizle beraber aslında bir fabrikaya dair ikinci bir sanal gerçeklik yaratıyoruz ve o sanal dünyada aslında fabrikanın işleyişini taklit ediyoruz. Peki bu taklidin içerisinde hangi programları bu sistemin içerisine dahil edebiliyoruz?
Tolga Yanaşık: Dijital ikizi hangi programda yaptığımızı mı soruyorsunuz?
Ekin Tazegül: Aslında sorum dijital ikize entegre edebildiğimiz programlar nelerdir?
Tolga Yanaşık: Burada en temel bir kere ERP ile entegrasyon gerekiyor çünkü master data genellikle ERP’nin içeresinde zaten girilmiş ve saklanan bir şey. Bunun haricinde sistemin çalışmak için ihtiyaç duyduğu müşteri siparişleri veya daha uzun vadeli bir plan yapıyorsak satış talep tahminleri, envanter seviyeleri genelde ERP sisteminde bulunan veriler. Dolayısıyla bununla entegre olup, bu verileri oradan alıyor olmak lazım. Bu bizim ortaya ideal planı koymamız için yeterli fakat ideal planı sabah 8’de biz oluşturduk. 7.59’da ki fabrikanın durumuyla ilgili bir planı ortaya koyduk sabah 8’de bu planı üretim sahasında verdiğimizi kabul et. Fakat saat 8.15’te bir makine arıza yaptı, 8.45’te sahadaki bir envanterde kalite problemi teşhis ettik ve artık o malzemeyi kullanamayacağımızı fark ettik, saat 10’da bize mal getirmesi gereken tedarikçi bana telefon etti ve ancak yarın saat 10’da ihtiyaç duyduğum malzemenin geleceğini öğrendim. Saat 12’de üreteceğim siparişin müşterisi aradı bana bu saat 14.00’da lazım dedi dolayısıyla daha erken üretme ihtiyacı ortaya çıktı. Yani bütün bu değişkenliğe göre ilk baştaki ideal planı tekrar ideal hale getirebilmek için üretim sahasındaki bu ani gelişmeleri de okuyup, planın kendi kendini sürekli revize edebilmesi lazım. Bunun içinde de bizim IoT sistemlerini MES sitemlerine de bu bağlantıyı kurduğumuz taktirde ürettiğimiz ideal planın, saatler boyunca yine ideal kalmasını sağlayabiliriz.
Ekin Tazegül: Peki dijital ikiz oluşturulduktan sonra üretim planlama ve çizelgeleme süreçlerinde nasıl değişiklikler oluşmakta?
Tolga Yanaşık: Şöyle örnekler vereyim; mesela şu an bir müşterimizin anlattığı haliyle ben tekrarlayayım onların yaşadıkları değişikliği. Önceden onlar planlarını iki gün aralıksız çalışarak bir haftalık plan ortaya koyuyorlardı yani şöyle hayal edin, pazartesi ve salı çalışıyorlar ve ortaya bir sonraki salıya kadar ne yapacaklarının planını çıkartıyorlar, ama bizim sisteme geçtikten sonra bu iki saatlik plan oluşturma süresi on beş dakikaya indi.
Tüm bunları üst üste koyduğunuzda aslında çok büyük tasarrufla ve de şirketi rakiplerine göre çok daha rekabetçi hale getirecek avantajlar yakalanmış oluyor.
Ekin Tazegül: Şimdiye kadar yapmış olduğunuz örnek uygulamalardan bahsetme şansınız var mıdır acaba? Neler yaptınız? Ne değişiklikler yaşandı?
Tolga Yanaşık: Biraz önce söylediğimiz aslında otomotiv sektöründeki bir müşterimizden bahsetmiştik. Onun dışında benzer uygulamaları mesela demir çelik sektöründe gerçekleştirdik. Demir çelik sektöründeki bir müşterimiz örneğin sistemin içerisine 12 aylık satış tahminlerini giriyor. Sistem bunun üzerinde çeşitli simülasyonlar yaparak şunu söylüyor; örneğin 2021’in başındayız satış ekiplerinden gelen şu şu şu ürünlerden biz bu sene aylara göre şu kadar ton satış yapmayı hedefliyoruz. Ona göre siparişler aldık, ona göre müşterilerle konuşuyoruz gibi birtakım tahminlere veya zaten sabit, kesinleşmiş müşteri siparişlerine göre elde bir şey var satış tahminleri, adetleri var. Biz burada fabrikayı bu adetlere göre simüle ederek şunu görüyoruz; ay ay bir dar boğazımız var mı? Bu dar boğazımız kalıcı bir dar boğaz mı yoksa o ay sadece gerçekleşecek geçici bir dar boğaz mı? Bu neden önemli, kalıcı bir dar boğazsa ben daha 2021’in başında oraya ilave bir tezgâh satın alıp almamaya kara veririm ya da geçici bir dar boğazsa ya o ay ilave bir vardiya açmaya karar veririm ya da o dar boğaz yani pik sezondan önce mağaza üretimi önceden yapıp stoka koymaya karar verebilir ama bu sefer de dijital ikiz bana şunu söyler; bunu yaptığım taktirde stoklama alanlarım mesela yetiyor muyu bana gösterebilir. Yıl boyunca kaç operatörle ay ay veya hafta hafta çalışmam gerektiğini gösterir. İdeal kadromu hesap etmemi sağlar. Malzeme satın alma planı çıkartmama imkân verir yani envanterlere bakarak ben neyi ne zaman sipariş etmeme gerekliliğini daha o 2021’in bütün planını 2021’in en başında yapabilirim. Belki ona göre tedarikçilerimle pazarlık ederim çünkü neyin ne zaman ihtiyacım olduğunu bilirim. Bu sayede son anda sipariş vermek istediğimde fiyat avantajı sağlayamam dolayısıyla çünkü orada tedarikçime mahkûm olurum ama bunları önceden görürsem bugünden bir takım fiyat fikslemeler yapma imkânım olabilir. Mesela demir çelik sektöründeki müşterimizle bunu yapıyoruz. Tekstil sektöründeki bir başka müşterimizle de bunun iş gücü boyutundaki çalışmasını yapıyoruz. Yani ideal kadro planlamasını yapıyoruz. O sene hedeflenen üretimlere göre kaç operatöre ihtiyaçları var? Bunu hangi vardiyalara, hangi proseslere nasıl dağıtmaya ihtiyaç var bunu görüyoruz. Pik dönemlerde de fasona çıkmaları gerekiyorsa ne kadar fasona iş vermeleri gerektiğini ya da çıkmayacaklarsa da o dönemlerde sözleşmeli ne kadar işçi almaları gerektiğini yine önceden hesaplayıp ortaya koyabiliyoruz. Yani tüm bunlar bana daha öngörülü geleceği doğrulukla görerek bugünden en doğru kararları vermeme imkân sağlıyor.
Ekin Tazegül: Peki bu dijital ikizi oluştururken hangi programı kullanmaktasınız? Piyasadaki diğer programlarla karşılaştırdığınızda acaba artıları ya da eksileri nelerdir?
Tolga Yanaşık: Bu konuda kullandığımız yazılımlardan bir tanesi Simio’yu biz kullanıyoruz.
Çünkü şahit olduğumuz başka planlama projelerinde planlama yazılımlarının kısıtlarından dolayı şunu görüyoruz; 4 tane makinemiz var biz bu makineleri gruplayıp tek bir makine gibi dikkate alalım gibi örnekler görüyoruz. Bu aslında planlamanın doğruluğunu saptıran bir şey ya da örneğin her üç parçadan sonra makinada şu kadar temizlik ya da ayar yapmak lazım gibi bir şeyi eğer planlama aracınızda bu kuralı tanımlayamıyorsanız o kapasite kaybını göremediğiniz için aslında çok iyimser bir plan yapıyor olursunuz ama yine bizim buradaki planlama mantığımızın içerisinde bütün bunları harfiyen modelleyebildiğimiz dolayısıyla o yüzden üretim sahasını %100 temsil edebildiğimiz bir model kuruyoruz. %100 bir operasyonu modelleyemediğimiz taktirde planınız yanlış olur. Yani bu işte şunu söyleyeyim; %1 doğru model ile %99 doğru model arasında bir fark yok. Kuracağınız modelin %100 doğru olması lazım. Bizim en büyük farkımız bu.
Ekin Tazegül: Son olarak aslında günümüzde biliyorsunuz ki Endüstri 4.0 diye bir kavramdan bahsetmekteyiz ve Endüstri 4.0’a geçişten bahsediyoruz aynı zamanda. Bu endüstri 4.0’a geçiş noktasında dijital ikiz bir gereklilik midir ya da yeri nedir biraz bundan bahsedebilir misiniz?
Tolga Yanaşık:
Firma bünyesinde metot çalışmaları yapmadıysa, standart zamanları, çevrim zamanlarını, setup zamanlarını ölçmemiş ve bunu bilmiyorsa daha dijital ikize geçmemelidir. Dolayısıyla burada öncelikli olarak yapılması gereken hem IT ortamında hem de üretim mühendisliği bakış açısıyla birtakım ödevlerin öncelikli olarak yapılması lazım. Bunlar yapıldıktan sonra onun üzerine kondurulacak dijital ikizin faydası maksimum olacaktır
Ekin Tazegül: Çok teşekkürler Tolga Bey! Bence gayet bilgilendirici bir sohbetti! Eminim dinleyicilerimiz ve izleyicilerimiz de çok keyif alacaklardır. Ben katıldığınız için çok teşekkür ederim. Verdiğiniz değerli bilgiler için de ayrıca çok teşekkür ediyorum size.
Tolga Yanaşık: Davet ettiğiniz ve bu konuşma imkanını bana verdiğiniz için ben de teşekkür ederim.
Bu konularla ilgilenen daha fazlasını öğrenmek isteyen bütün izleyicilerinizi veya web sitenizdeki takipçileri, okuyucuları bizde kendi LinkedIn sayfamıza ve YouTube kanalımıza (Dijitalist adıyla aratacak olurlarsa) bu mecralara davet ediyoruz. Çünkü biz orada sürekli olarak başarı öyküleri olsun, gerçek uygulamalarımıza dair videolar olsun ve de bu konuda teknik içerikli makaleler olsun yayın yapıyoruz. Bizi takibe aldıkları taktirde bu konularda her zaman en güncel veriyi takip etme imkanları olur.
Ekin Tazegül: Peki, çok teşekkürler.