42 Sohbetleri’nin 4.sünde VeriPark Genel Müdürü Aslı Derbent Özkan ile beraber 42 İstanbul’da neler yapılıyor?42 İstanbul’a neden destek veriyorlar? Buradan ne faydalar sağlıyorlar? Konularını konuştuk. Serimizin bu bölümünde Aslı Derbent Özkan VeriPark kimdir? Neler yapıyor? 42 ile ilişkileri nelerdir? Yazılımcı ekosistemi nasıl gelişir? sorularını ve daha fazlasını yanıtladı.
Ekin Tazegül: Merhabalar, bugün eğitmenin olmadığı, öğrencinin bolca olduğu yazılım okulu 42 İstanbul’dayız. 42 Sohbetleri’nin 4.sünde VeriPark Genel Müdürü Aslı Derbent Özkan ile beraber 42 İstanbul’da neler yapılıyor, neden destek veriyorlar buradan ne faydalar sağlıyorlar, onları konuşuyor olacağız. Aslı Hanım hoş geldiniz.
Aslı Derbent Özkan: Hoş bulduk, teşekkür ederim davetiniz için.
Ekin Tazegül: Biz çok teşekkür ederiz icabet ettiğiniz için. Açıkçası bugün dünyaya iş yapan bir firmanın kadın genel müdürüyle konuşuyor olmak benim için büyük keyif tekrardan hoş geldiniz demiş olayım.
Aslı Derbent Özkan: Çok teşekkür ederim, sağ olun. Hoş bulduk.
Ekin Tazegül: Şimdi bildiğim kadarıyla VeriPark olarak aslında dünyada birçok ülkede faaliyet göstermektesiniz ki yanlış bilmiyorsam 400’ü Türkiye’den olmak üzere 800’den fazla da yazılımcı aktif olarak istihdam ediyorsunuz. Birazcık VeriPark kimdir, neler yapar, bahsedebilir misiniz?
Aslı Derbent Özkan: Tabii memnuniyetle. VeriPark 1998’de kurulmuş bir yazılım şirketi. Biz öncelikle bankacılık ve sigorta yazılımları geliştirerek hayatımıza başladık. Daha sonra 2007 senesinde bir yurt dışı açılımı hayalimiz vardı. Tabii uzun süredir vardı. 2007 senesinde bankacılık için hazırlamış olduğumuz ürünleri ürünleştirerek yurt dışı pazarlarına sunmaya başladık.
Burada ilk pazarımız Dubai’de ama bugün itibariyle 15 ülkede hem Ortadoğu, Uzak Doğu, Avrupa ve Kanada’da olmak üzere 15 ülkede ofislerimiz var ve 1000’den fazla çalışanımız 800′ e yakın yazılımcımız var.
Gerçekten büyük bir yazılım evi. Daha çok finans sektörüne yaptığı çözümlerle biliniyor. Perakende sektörü için de sadakat sistemlerimiz var. Türkiye’de pazarladığımız. İnşallah onu da ürünleri ettirerek yurt dışı pazarına açma hedefimiz var. Bu sene.
Ekin Tazegül: Çok güzel böyle Türkiye’de başlayıp sonra dünyaya açılan firmalarla konuştukça ben ayrıca çok mutlu oluyorum. Çünkü görüyoruz ki birçok firma bunu deniyor ama başaran sayısı ister istemez oran olarak biraz az kalabiliyor. Siz bunu başarmışsınız, tekrardan tebrik ederim sizi.
Aslı Derbent Özkan: Çok teşekkürler.
Ekin Tazegül: Şimdi VeriPark olarak Türkiye’de de bahsettik. Çok fazla yazılımcılara ihtiyaç duyuyorsunuz ve burada da hem Türkiye Açık Kaynak Platformunu aktif üyelerindensiniz. Ayrıca da yanlış bilmiyorsam TUSİAD’ın platformdaki temsilcisi olarak da yetenek komitesinde görev alıyorsunuz. Bize biraz platformda ilişkiniz nasıl başladı, şu anda nasıl devam ediyor bahsedebilir misiniz acaba?
Aslı Derbent Özkan: Elbette, Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği’nde yönetim kurulu üyelerindenim.
Türkiye’nin yazılımla büyüyeceğini, bir teknolojiyle büyüyeceğini, bu kadar genç nüfusu varken bu kadar yetkinliği yüksek ama eğitimi eksik kişisi varken yazılıma yapılacak yatırımlarla ve teknoloji yatırımlarıyla Türkiye’nin büyüyeceğini görmek için müneccim olmaya gerek yok.
Bunu görebiliyoruz ama buraya gidecek adımlara belirlemekte geç kalmış durumdaydık. belki de. Bu Türkiye Açık Kaynak Platformu ve onunla beraber gelen türkiye’deki yetkinlik havuzu ve yetenek ihtiyaçlarının belirlenmesi, daha sonra da bu yetenek ihtiyaçlarına göre kişilerin yetiştirilmesi belki üniversitelerdeki müfredatların güncel teknolojilerle yenilenmesi doğal olarak da biz aslında Türkiye’nin nüfusuyla baktığımızda sadece Türkiye’ye değil, yakın çevremize, Avrupa’ya ve Ortadoğu’ya hizmet verebilecek kapasitede bir insan kaynağına sahibiz. Bunu onların beklediği teknoloji ve yetkinliklerle eşleme ihtiyacımız var. Bunu sağlamak için katıldığım bir komiteydi. Şu anda da çok inanıyoruz. Bunun gerçekleşeceğine. Oldukça çaba sarf edildi. Yaklaşık 2 senedir üzerinde çalışılıyor ve bir yerlere geldiğimizi düşünüyorum.
Tabii ki hiçbir zaman bitmeyecek bir çalışma çünkü teknolojide değişiyor, insanlar değişiyor, beklentiler değişiyor ama gideceğiz yani ben tünelin ucunda ışığı görüyorum. Türkiye’ye inanıyorum. Türkiye’nin kaynaklarına çok inanıyorum. Genç nüfusuna çok inanıyorum. Türkiye’yi birlikte büyüteceğiz.
Ekin Tazegül: VeriPark olarak gerek Türkiye’de, gerek dünyada aslında çok fazla insan kaynağına ihtiyaç duyuyorsunuz ki burada da yazılımcı herhalde temel kaynaklarınızdan birisi oluyor. Şimdi 42 İstanbul’dan biraz beklentilerinizden bahsetmiş oldunuz Kocaeli ve İstanbul’dan. Geçen programlarda Türkiye Açık Kaynak Platformu Direktörü sayın Sertaç Yerlikaya ve bir sonraki programda da OBSS CEO’su Zafer Şen ile beraber dünyadaki yetkin yazılımcı ihtiyacını biraz konuşmuştuk ki dileyenler yukarıdaki kartlardan ya da açıklamalardan da o videolara da ulaşabilirler.
Şimdi onlarla konuştuğumuzda özellikle bir konuyu dile getirmiştik. Fransa üzerinde şu anda 42 eğitimin belli aşamasına gelmiş öğrencilere lisans ve yüksek lisansı eş değeri diploma verilebiliyor.
Siz de az önce bahsettiğimiz 42 İstanbul’a ilk mezunlarını verdi ki, istihdam edilen ilk mezunlardan da bazıları şirketimizde istihdam edildi. Burada şunu sormak isterim, Şimdiye kadar çok fazla istihdam yaptığınız bunlar arasında stajyer olarak öğrenciler de vardı. Üniversite mezunları da vardı. Artık 42 öğrencileri ve mezunları da var. Bu farklı istihdamlar arasında nasıl bir fark görüyorsunuz? Özellikle takım oyuncusu olmak, yetkinlik, proje yönetimi gibi konularda farklılıklar gözlemlediniz mi acaba?
Aslı Derbent Özkan: Şöyle söyleyeyim, aslında ben okullara ve eğitimlere çok inanan birisi değilim. Günün sonunda insanı insan farklılaşandır. O yüzden de VeriPark olarak biz aslında o kişileri seçmek istiyoruz. 42 okullarında tabi şöyle bir farklılık var.
42 Okulları’nda eğitim gören kişiler bu işi gerçekten çok isteyen başka bir yolları varken o yolu değiştirip belli kademelerden geçerek ve kendi kendine ve arkadaşlarından öğrenerek farklı bir şekilde öğrenerek
Ekin Tazegül: Akran eğitimi diye bahsedilmişti. Daha öğrencilerle yaptığımız proje programda da onu konuşmuştuk. Akran eğitimi gerçekten özellikle yeni bir bilgiyi öğrenmekte ki burada yazılım dediğimiz konuda stabil bir şey değil. Her gün yeni ihtiyaçlar doğuyor. Her gün yeni bir şey öğrenmek gerekiyor. Birlikte çok iyi öğrenebileceklerini söylemişlerdi. Lafınızı kestim, kusura bakmayın,
Aslı Derbent Özkan: Rica ederim.
Bunu çok isteyen ve bunun için çaba sarf etmiş, yolunu değiştirmiş, çok çalışmış kişiler olduğu için ben zaten başlangıçta bunların fark yaratan kişiler olacağını düşünebiliyorum.
Öte yandan yazılım teknik eğitimler haricinde. Yazılımın yanında yan yetkinlikler diyebileceğimiz ingilizce hani soft skills diyebileceğimiz yetkinliklerin de olması, bu eğitim sisteminin getirdiği bir öğreti. Dediğiniz gibi takım çalışmasına yatkınlık. Çünkü önce takım olarak çalışabiliyorsunuz. Akran eğitimi, arkadaşından yanındaki kişiyle birlikte öğrenme ondan öğrenme ve ona öğretme şeklinde iletişim yeteneklerinin daha fazla olması gibi. Aslında bizim bilgisayar mühendisliği öğretilerinde eğitim müfredatlarında belki de yadsıdığımız bazı konuları da bence yanında eklediği için fark yaratacak kişiler olacağını düşünüyorum, umuyorum. Çünkü çok güzel bir proje, çok da yatırım yapılıyor. Sonuçlarında güzel olacağını düşünüyorum.
Ekin Tazegül: Programı açarken hep söylüyorum,
“Eğitmenin olmadığı ama öğrencinin bolca bulunduğu yazılım okulu “
diye bu tarafta açık kaynak diyebileceğimiz gerçekten yazılım hayatında da bu böyledir diye tahmin ediyoruz. Lütfen yanlışsam düzeltin ama bildiğimiz bilgiyle oturup da filmlerde olduğu gibi hemen yazılım yazalım, bitirelim gibi bir konu yok. Her zaman bilmediğiniz yeni bir nokta var ve bunu araştırmak da gerekiyor. Bu taraftaki öğrencilerin belki en büyük kazanımlarından birisi de bu oluyor. Her proje için yapmaları gereken müfredat içindeki her ödev için tekrardan bir araştırma yapmaları akranlarıyla beraber bu proje üzerinde çalışmaları ve en sonunda da teslim edilebilir bir projeye çevirmeleri gerekiyor.
Siz de özellikle istihdam ettiğiniz öğrenciler ve mezunlar arasında bunu yapabilme kabiliyetinin daha yüksek olduğunu gözlemliyor musunuz acaba?
Aslı Derbent Özkan: Aslında biz bunu yapabilme kabiliyeti yüksek kişileri işe alıyoruz. VeriPark’ta işe girmek için 2 sınav atlatmaları gerekiyor. Gerçekten isteyip çalışması gerekiyor kişilerin. O yüzden ben burada 42 okulu mezunu ya da başka bir okul mezunu diye ayırmıyorum ama şöyle bir şey yani teknoloji zaten her gün yeni bir şey öğrenmeniz üzerine aslında bir comfort zone, rahatlık alanınız yok.
Çünkü yani bugünkü bilginizle bir yerde kaldığınızda geçmişte kalıyorsunuz ve kullanamayacağınız bir bilgiye sahip oluyorsunuz.
Her gün yeni bir şey öğrenmeleri gerekiyor ama bunu iletişimle ve farklı bir metotla daha hızlı ve daha kolay öğrenmeyi öğrenmeleri elbette hayatlarında bence fark yaratan bir şey olacaktır ama zaten hani teknoloji hayatında yazılımcı olarak çalışıp teknolojiye adapte olamamak diye bir şey yok. Yani o yazılımın tarifi. Çünkü artık bir yazılım dili yok. Eskiden 5 10 sene idare ediyordu. Şimdi 2 senede bir teknolojiler yenileniyor. Mutlaka adapte olmalısınız
Ekin Tazegül: Şöyle söyleyeyim, özellikle fabrikalar tarafında artık çok şunu konuşmaya başladık. Evet bir yerden bir mezun geliyor ama artık ne mezunu olduğundan çok burada yeni işlerin ne kadar öğrenebilir bunu konuşuyoruz. Çünkü iş her gün değişiyor, yeni bir program alınıyor, onu kullanması gerekebiliyor, iş modeli değişebiliyor, onu yapabilmesi gerekiyor. O yüzden de artık yetkin olduğu kadar yetkinliğini de arttırabilir çalışanlardan bahsediyoruz ki yazılım tarafında çok daha böyle olduğuna inanıyorum.
42 İstanbul içerisinde dijital rozet diye bir proje var. Bunu da aktif olarak destekliyorsunuz. Hatta bildiğim kadarıyla daha önce yazdığınız bir yazılımın kodlarını da bu proje üzerinde başladınız. Şimdi dijital rozet projesinin nedir, neyi amaçlar ne yapar, biraz bahsedebilir misiniz?
Aslı Derbent Özkan: Memnuniyetle. Biz o projeyi aslında blockchain teknolojisini araştırırken, daha doğrusu deneyimlemek için kendimiz için geliştirirken geliştirdiğimiz bir projeydi. İçerisinde de temel hedefimiz de şu. Biliyorsunuz, hepimiz CV lere bir sürü sertifika yazıyoruz ya da elinize bir CV geldiğinde pek çok sertifika, pek çok alınmış diploma, katılınmış kurs bilgisi var ama bunların doğruluğuna ulaşabileceğiniz bir yer yok. Yani orada sayfalarca yazılmış bir bilgi bile olsa bu doğru mu bilmiyorsunuz. Bunun hiçbir yerde yayını yok. O yüzden de çoğunu dikkate alamıyorsunuz. Tanımadığınız yerler ise özellikle.
Bu projenin fikri de şuydu, aslında bütün firmalar kendi ürettikleri sertifikaları, kurs katılımlarını, diplomaları buraya koysalar ve buradan da bir doğrulama olsa böylece de bir kişi aslında CV sini paylaşmak yerine bu kazanmış olduğu yetkinlikleri dereceleriyle birlikte işe başvurduğu yere paylaşabilir ise hem hayat kurtulur hem de doğrulanan bildiği için fark yaratabilir kişiler. Çünkü siz oraya bir sertifika yazdığınızda CV nize o doğru mu değil mi bilinmiyor. Hiç kimsenin bilme şansı olmuyor. Sertifikaları da istemiyorsunuz. Buradan çıkmış bir fikirdi. 42 Okullarıyla beraber de kişilerin kazanmış olduğu hem yetkinlikler hem de seviyeleri belirlemek için bunu uygulayabiliriz diye aslında. Sertaç Yerlikaya’nın fikriydi. Güzel bir çözüm bence gerçekten de gerekli bir çözüm, daha fazla katılımcı, daha fazla firmanın da katılmasını istiyoruz.
Veripark olarak bizim de kendi eğitimlerimiz var. O eğitim sertifikalarını da yüklemek istiyoruz. Umarım en azından bir sertifika doğrulama platformumuz olacak. Dijital rozette.
Ekin Tazegül: Çok güzel olur aslında. Ben yıllar önce hatırlıyorum. Herhalde 4 yıl kadar önceydi. Böyle işe başvuru zamanlarında işte Linkedin’de birçok insan bazı yetkinliklere sahip olduğunu yazıyor. Zaten sertifika konusu ortak artık o kadar ele ayağa düşmüş vaziyette ki 2 saatlik bir eğitime katıldığınızda çıkışta size sertifika veriyoruz diyorlar. Ama aslında üzerinde yazı yazan bir kağıt olabiliyor. Biz de o tarafta acaba bir şirket kursak bunun üzerinden insanların yetkinliklerine analiz edip buna karşılık gerçekten şu konuda yetkilidir diye bir şey çıkarsak bunun içerisinde sınavlar olsa vesaire demiştik ama sonra baktık ki iş çok büyük. O tarafta gitmek noktası çok zor oldu ama sizin gibi zaten bunu kendi firması bünyesinde yapan firmaların daha da geniş bir şekilde böyle bir okulla beraber yapması eminim ki çok daha gerçekçi olacaktır ve karşı tarafta da evet böyle bir dijital rozete sahipse ve bu kurumdan almışsa ben buna inanıyorum diyecektir firmalar da.
Ama şunu da sormak isterim, dijital rozet ile ilgili şu ana kadar yapılmış işler nelerdir? Misal, bugün Fransa’da ben bir dijital rozetiniz varsa orada bir eşliliği varsa dijital rozetimle bir firmaya başvuru yaptığımda ki burada benim background un arka planda neler yaptığımın dışında, o dijital rozetin ne kadar inanç duyuluyor, ne kadar güvenilir bir hali var, hiçbir örneği var mıdır acaba? Bahsedebilir misiniz?
Aslı Derbent Özkan: Biz bunu biraz araştırdık aslında. Dijital rozet projesiyle beraber daha çok İşkur muadili diyebileceğimiz kurumların, benzer devlet odaklı devletin açtığı kurslar ve sertifikasyon odaklı hazırladığı bu tarz rozetler var ve iş başvurusunda kullanabiliyorsunuz ama tabii o, bu teknik yetkinlikleri içermiyor gördüğümüz kadarıyla. Ama biz de teknik kısımda da buna ihtiyaç duyuyoruz ve hepsi belki de bu devlet desteğiyle biz sonuçta bu projeyi açık kaynak platformuna bağışladık. Sanayi ve teknoloji Bakanlığı’nın desteğiyle belki satın alması olur ve genele yayılabilir ise genelde kullanılabilirse neden olmasın? Bütün işverenlerin aradığı bir bilgi bu aslında.
Ekin Tazegül: Umarım öyle gerçekleşir. Bu tarafta da şunu sorayım size o zaman
Dünyada yazılımcı istihdamı her geçen gün artıyor, ki ihtiyaç istihdamdan çok daha hızlı bir şekilde artıyor bildiğim kadarıyla. Fakat yarın öbür gün yazılımcıya duyulacak ihtiyaç yine bu kadar logaritmik olarak artmaya devam edecek mi?
Bunu sormak isterim. Yoksa gerçekten bugün bu kadar yazılımcıya odaklanırken ve insanları buraya doğru yönlendirirken ilerde yazılımcının talepten daha fazla olduğu bir dünyaya doğru gidebilir miyiz?
Aslı Derbent Özkan: Ben aslında öyle şey tahminler üzerine çok başarılı bir insan olmadığını söyleyerek başlayayım teknoloji tahminleri üzerine ama şöyle ben her zaman ortamların kendi çözümünü ürettiğini düşünürüm. O yüzden çok fazla yazılımcı ihtiyacı var. 5 sene sonra bile bugünün ihtiyacı olan yazılımcı sağlamamız mümkün görünmüyor. O yüzdendir ki bu low code no code platformlar çok fazla rağbet görmeye başladı. Ama belki bu makine öğrenmesi ya da yapay zekayla kendi kendine yazılan kodlar, zamanına gelebileceğiniz ve o zamanda belki 5 katı yazılımcıya ihtiyacımız olmayacak da bugünkü yazılımcılarımız yetebilecek. Ben bugün öğrenilmiş bir yazılımcı, yani bir bugün yetişmiş bir yazılımcının işsiz kalacak, hiç ihtiyaç olmayacak durumunda kalacağını hiç düşünmüyorum. Zaten çok çok eksideyiz ama ve yapay zeka bile kodu yazsa onları birleştirip parçalar halinde çalışır hale dönüştürecek gene birilerine ihtiyacımız var. Ama ben dediğim gibi ortamların kendi çözümünü üreteceğini ve bu kadar yazılımcı yetişemeyeceği göre bir şekilde de bu projeler çıkacağına göre, farklı teknolojilerin yeniliklerin geleceğini düşünüyorum yazılım dünyasına.
Ekin Tazegül: Zafer Şen’e aynı soruyu sorduğumda şöyle bir şey söylemişti, evet, bugün belki bir hyper otomasyon kavramından bahsediyoruz. Yapay zekanın kendisinin bir yazılım yazabildiği, geliştirildiği bir dünyaya doğru elbette ki bir gün gidiyor olacağız ama baktığınızda artık bir şirketin yönetim kademesinde bir de işte geçen günlerde işletme mühendisleri, işletmeciler, endüstri mühendisleri ya da benzer mühendislik ya da finans alanından kişileri görürken bugün o kişilerde aradığımız bir özellikle yazılım bilgisi olmaya başlıyor. Çünkü gerçekten artık her şeyin içerisinde belli aşamalarda yazılımı görebiliyoruz demişti.
Şimdi az önce söylediğimiz bir şey vardı dediniz ki biz kendimiz de yazılımcı alırken aslında bir değerlendirmeye tabi tutuyoruz. Burada nasıl bir strateji izliyorsunuz? Yetkinlikler ve teknolojiyle alakalı bakış açısıyla ilgili nasıl bilgilere sahip olmasını bekliyorsunuz adayın?
Aslı Derbent Özkan: Önce bir teknik yetkinliğini bilmesini istiyoruz. Tabii ki alacağımız seviyeye göre farklı sınavlarımız var. O seviyenin teknik değerlendirmesini yapıyoruz. Daha sonra da teknik olmayan yetkinlikleri. Tabii bu öğrenebilir, hızlı öğrenebilir, takım çalışmasına yatkın, iletişim becerileri seviyesine bağlı ama geliştirilebilir. Yani yüksekte olabilir ama en azından geliştirilebilir yeni mezun birisini alıyorsak gibi teknik olmayan yetkinliklerine de bakıyoruz. Artı bizim ilk işe aldığımızda oryantasyon sürecinde şirketin değerleriyle eğitiyoruz.
Şirketimiz için neler önemlidir kısmını ve süreçlerimizi öğretiyoruz. Adaptasyon kabiliyetine bakıyoruz. Teknik kişilerin hızlı adapte olması gerekiyor.
Ondandır ki Zafer’in dediği çok doğru. Çünkü bugün yazılımcı olan bir kişi genel müdür de olabiliyor ama ben artık ona yazılımcı ya da teknik personel diye bakmıyorum. Adaptasyon kabiliyeti o kadar hızlı ve değişen dünyaya o kadar hızlı ayak uydurabilir ki yazılımcılar, normal sizin başka bir nosyon eğitimini almış birisi ve bu kadar da değişim karşısında kendini eğitilmemiş birisinin yanında hemen fark yaratıyor.
Çünkü gerçekten çok hızlı adapte olması, değişime açık olması, krizleri yönetebilmesi gibi özelliklere kazanıyor, yükseldikçe yazılımcılar. Bu kişiyi de hangi role koysanız şirket içerisinde başarılı oluyor. Doğal olarak.
Ekin Tazegül: Elbette.
Burada o zaman 2 kritik konu var. Bir tanesi şirket kültürünü hızlı benimseyen bilmesi, ikincisi ise değişen koşullara hızlı bir şekilde adapte olabilmesi oluyor.
Burada her ne kadar gelecekte yazılımcı ihtiyacı ne kadar artacak azalacak? Sadece bir tahmin noktasında kalabilirse de günümüzde biliyoruz ki böyle bir ihtiyaç var. Bu tarafta Ecole 42 size nasıl bir kazanım sağlıyor, nasıl bir avantaj sağlıyor, biraz bundan bahsedebilir misin?
Aslı Derbent Özkan: Ecole 42, tabii ki bu aslında çok eksik olan bir havuza bir başka kanaldan daha kaynak sağlıyor. O açıdan tabii ki sayısının çok artması lazım bence şu anki mezun sayıları henüz çok az ama bu teker daha hızlı dönmeye başladığında daha ilk senesi bitiyor. Yani ilk mezunlarını veriyor. Bu teker dönmeye başladığında daha fazla mezunları arttığında bence çok fayda sağlayacak artı biz şu anda tabii ki teknik eğitimleri, bilgisayar programcılığı ve bilgisayar mühendisliği kısmında bir de yazılım mühendisliği bölümleri de var yeni üniversitelerin oralarda anca verebiliyoruz.
Halbuki bu ecole 42 ile aslında bu eğitimlerin hiçbirini almayan, bu okulların hiçbirinde okumamış kişilerin bile yazılıma ilgisi ve yeteneği varsa bunu öğrenme ve yazılımcı olarak çalışma şansı sağlıyor. Bence Türkiye’de gençliğin çok ihtiyacı olan bir şey çünkü üniversite sınavını kazanmak, bu bölümlere girmek oldukça zor ama gerçekten çok isterseniz kendi kendinize yazılım bir yaşamaya kadar öğrenip Ecole 42 içerisinde gelip burada çalışmak ve kendinizi yazılımcı olarak yetiştirmek mümkün olabiliyor. Bence ecole 42’nin de bir diploması olmalı bu arada parantez içinde söylüyorum.
Ekin Tazegül: Şu anda Fransa için konuştuğumuzda bir diploması var ki, lisans ve yüksek lisans eş değeri olarak da devlet tarafından kabul ediliyor. Umuyoruz ki Türkiye’de de bu konuda çalışma olduğunu biliyorum daha önceden de konuşma şansımız oldu.
Umarım olacaktır ki buraya gelen öğrenciler arasında da hep konuşuyorum içeride gezerken de 30, 35, 40 yaş üstü insanları görüyorum. Farklı milletlerden buraya gelmiş insanları görebiliyorum. Henüz yazılım bilgisi olmayıp yazılım öğrenmek isteyip ilk aşamayı atlatabilen diyeceğim burada çünkü ilk aşamada o kadar kolay geçmiyor diye biliyorum. Gelenler için de burada çok zorlu bir süreçten bahsediyoruz. Bazılarının şehirlerini değiştirdiği, bazılarının üniversiteyi dondurayım çünkü ben aslında yazılımcı olmak istiyorum ve bu tarafta bana daha fazla değer sağlıyor dediğini duyduğum için görüyorum.
Burada kendilerini geliştirdiklerini ve gerçekten harika yazılımcılara dönüştüreceklerini düşünüyorum.
Aslı Derbent Özkan: Bir de şöyle bir şey istemek, yani istemek ve çalışmak % 90’ı dır ya işin hani bunun müzik çalan enstrüman çalan kişilerden duyarız ama bence herhangi bir iş bu şekilde.
Bu kadar isteyip bu kadar hayatının yolunu değiştirip bu kadar da çalışınca o kişilerin başarması diye bir şey görmüyorum ben.
Ekin Tazegül: Bununla ilgili bir şey vardı, tam kaç saatte hatırlamıyorum ama hayatınızda toplamda şu kadar saat harcayıp da öğrenemeyeceğiz herhangi bir konu yok diye bir bakış açısı vardı. Gerçekten de öyle gözüküyor. Ben şunu çok görüyorum, yazılım tarafında. İnsanlar kendi kendine öğrenmek istiyorlar ama o öz disipline sahip olmak ve yönetmek çok zor olabiliyor. Burada arkadaşlarınızla beraber aynı seviyeyi ya da yakın seviyelerden başladığınızda bu öğrenme aşaması çok daha hızlı olabiliyor. Çünkü bir soru sorduğunuzda belki sizin saatlerce araştıracağınız ir konuyu 5 dakikada bir arkadaşınız size gösterebiliyor, siz de ona aynısını verebiliyorsunuz ki iş hayatında da adapte olabilmek demiştik. O adaptasyonun ancak yolunda bu hızlı iletişim kurabilmek oluyor. Bu tarafta da gerçekten bir iş hayatında nasıl çalışacaklarına o şekilde çalışmayı öğreniyorlar diye düşünüyorum.
Aslı Derbent Özkan: Kesinlikle!
Ekin Tazegül: Az önce şundan bahsettiğiniz değişen koşullara hızla uyum sağlamak noktası. Burada ekonomide olan bir kavram vardır, bir talep oluşur. Buna karşılık bir arzu oluşur. Fakat bir yerden sonra arz talebi geçebilir. Orada da çeşitli problemler ortaya çıkabilir. Ekonomide hayatımızda da bununla ilgili değişiklikleri ve ortaya çıkabilen problemleri görebiliyoruz. Yani bu tarafta umuyoruz ki yazılım sektöründe o talep her zaman daha da artacak ve arzın geçtiği noktaya gelmeyeceğiz. Ama siz de öngörüldüğü söylediğiniz kendi içinizde de bu taleplerinin devam ettiğini söylediniz. Umuyoruz ki 42 gibi okullar sayesinde de aslında o taraftaki artan talebe bir karşılıkla bulunabiliyor olacak. Böyle kendi cümlelerimi sonlandırıyorum. Size de şunu sormak isterim, son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mıdır acaba?
Aslı Derbent Özkan: Ben aslında yazılımcı ihtiyacının biteceğini hiç ön görmüyorum. Bir de dünya yaşlanıyor. Yani aslında bu genç nüfus biz sadece Türkiye için de düşünmüyor olmamız lazım. Bu genç nüfus Türkiye’den ya da yurt dışında ama yazılımcı olarak tüm dünyaya hizmet verebilir. Sonuçta VeriPark’ta çalışanlar Türkiye’ye çalışmıyor, Türkiye’deki ekibimiz. Doğal olarak bu yani bence Türkiye için yapılmış en iyi yatırımlardan biri ve Türkiye’nin geleceğini şekillendirmesine umuyorum.
Ekin Tazegül: 42 Sohbetleri’nin 4.sünde Aslı Aerbent Özkan ile beraber ki kendisi VeriPark genel müdürüdür. Bir kadın yönetici olarak ağırladığımı, tekrardan çok mutlu olduğumu da söyleyeyim. Biraz VeriPark tarafında neler oluyor? 42 İstanbul, Kocaeli ve ecole 42 genelinde neler yapıyorlar, ne beklentileri var, neler sağlıyorlar? bunları konuştuk. Umarım, benim için olduğu kadar sizin için de keyifli bir sohbet olmuştur, görüşmek üzere.